Aklımdan binbir düşünce geçiyordu. “Beni huzurevine mi bırakacak? Yoksa… yoksa daha da mı kötü bir şey olacak?” Kalbim deli gibi atıyordu.Tam o anda, ufukta eski ama bakımlı bir binanın kapısı açıldı. Yaşlı bir adam, bastonuna yaslanarak bize doğru yürüdü. Arkasından da birkaç kişi daha çıktı. Gülümseyerek yaklaştılar.
“Hoş geldiniz,” dedi yaşlı adam. “Biz Gönül Köyü’yüz. Yalnız kalan annelerimizin, babalarımızın, hayattan umudunu kesmiş büyüklerimizin yeni yuvasıyız.”
Oğlum cebinden birkaç kâğıt çıkardı, yaşlı adama verdi. Sonra bana döndü, “Ana, beni affet. Eşim seni evimize istemedi. Ama seni böyle bırakmaya da gönlüm elvermedi. Bu köyü duydum. İnsan gibi yaşanacak bir yer olduğunu söylediler. Umudun, neşen burada geri gelecek.”
İçim burkuldu. Yutkundum. Bir şey diyemedim.