Süleyman Soylu'nun Bahçeli'yi kızdıracak görüntüleri...

28 izlenme 20 Ocak 2022
Reklamlar
Elazığ'da tıp fakültesi öğrencisi Enes Kara'nın kaldığı cemaat evinde uğradığı baskı sonrası intiharı Türkiye'deki tarikat-cemaat yapılanmalarını tekrar gündeme getirdi.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin, 2011 yılında Fethullahçılara yaptığı, "faaliyetlerinize son verin" çağrısı hatırlatıldı, bunun tüm cemaat ve tarikatlar için uygulanması gerektiği sosyal medyada dile getirildi.

Bahçeli'nin o dönemki çağrısına, Süleyman Soylu'nun FETÖ'nun kanalı Samanyolu'nda verdiği cevap da tekrar gündem oldu. Soylu'nun, FETÖ elebaşı Fethullah Gülen'den "mümtaz şahsiyet", FETÖ firarisi Zekeriya Öz'den de "milletin gönlünde yerini almıştır" dediği görüldü.

FETÖ için 'hizmet hareketi' diyen Soylu Bahçeli'nin açıklaması için, "İpe sapa gelmez. Ama bir merkezden yönetildiği apaçık olan açıklamalarda bulunuyor." ifadelerini kullandı.



İşte içişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun o dönem yaptığı açıklama:

"BÜYÜK BİR SENARYODUR"

Bir taraftan sayın Bahçeli Fethullah Gülen hakkında diğer taraftan İsa Gök yine Fethullah Gülen ve onunla birlikte hizmette bulunan insanlar hakkında çok önemli. Evet. Ve ipe sapa gelmez. ama bir merkezden yönetildiği apaçık olan açıklamalarda bulunuyor. Ya bunun tesadüf olduğunu bana kimse söylemesin. Yani kimse bu açıklamaların aman bir şekilde sadece Ahmet Şık ve Nedim Şener'le ilgili ortaya çıkan tablodan kaynaklandığını söylemesin. Bakın buradan Türkiye'yi takip edenleri uyarıyorum. Türkiye'yi yönetenleri de uyarıyorum. Bu aynen 28 Şubat gibi. Bu aynen 12 Eylül öncesi gibi büyük bir senaryodur. Derin devlet bütün ama bütün her şeyiyle beraber harekete geçmiştir.

"MÜMTAZ ŞAHSİYET"

Bu bütün dünyanın üzerinde ittifak ettiği, dünyanın her noktasında okullarıyla eğitime yapmış olduğu seferberliğiyle ve dünyanın her noktasında hem diyaloğa hem dinler arası bir şekilde uzlaşmayı sağlayabilecek kavgayı gürültüyü, düşmanlığı, nefreti ortadan kaldırabilecek bir anlayışı ortaya koymaya çalışan mümtaz bir şahsiyete ciddi bir şekilde saldırı vardır. Evet. Bu saldırının sebebi sayın Fethullah Gülen değildir. Bu saldırının sebebi aslında Türkiye'de mazlum insanlar ilk defa iktidara gelmektedir. Bu ülkede halk ilk defa iktidara gelmektedir. Cemaat dövülerek ve cemaat üzerinden başka bir algı oluşturularak Türkiye'de on iki Haziran iki bin on bir tarihinde yapılacak seçimlerde iktidarın rengini ve Türkiye'nin değişim yönünü bir şekilde etkilemeye çalışmaktadırlar. Işin şekli budur.

"KAHROLUYORUM"

Bu adamların çıkıp İsa Gök, sayın Bahçeli de çıkıp Türkiye'de asla bir gerçeği haykırmaları lazımdır. Bugün niye Fethullah Gülen Amerika'da diye, bu Türkiye'nin ayıbıdır diye sormaları gerekir. Ama öyle iktidar hırsı, siyaset hırsı derin devlet anlayışının Türkiye'de egemen olma sürdürülebilirliği öyle bir şekilde talimatla bina ediliyor ki... Maalesef ben yakın dönemde siyaset de yapmıyorum, yakın dönemde siyasette de olmayacağım. Ama şu var bunları görerek üzülüyorum ve kahroluyorum.

BAHÇELİ'Yİ KASTETEN SÖZLER

Ya tabii yani hakkında bütün dünyanın övgüler düzdüğü aslında bütün ülkemizin minnettar olması lazım gelen biz anlayışa çirkin bir saldırıya da muhatap olmamak lazım. Fakat yine de insanın içi hazmetmiyor. Yani çok samimi söyleyeyim ki benim için hazmetmiyor. Evet. Ya ömründe tek bir dikili ağacı olmayan insanlar kendi genel merkez binalarından başka hiçbir şeyin, hiçbir menkulün sahibi olmayan insanlar Allah rızası için bu ülkenin her noktasında Diyarbakır'dan Edirne'ye kadar. Dünyanın her noktasında Afrika'dan Asya'ya kadar Balkanlar'a kadar Amerika'ya kadar her noktada bu milletin temel değerlerini dünyayla bütünleştirmeye çalışan bir anlayışa şiddetle saldırıyorlar.

"SİYASİ İRADE BUNUN ARKASINDA DURDU"

Müslümanlık adına. Anadolu insanı adına Türklük adına, milliyetçilik adına ve bu ülkenin geleceği adına kabul etmem mümkün değildir. Türkiye'de dört yıldan beri hiç kimsenin cesaret edemediği, daha önce cesaret edilip bunu canıyla ödeyen insanlardan sonra bir kez daha bu bu iş için adım atamayan bir kişi çıktı veya arkadaşlarla beraber çıktı. Evet siyasi irade de bunun arkasında oldu. Bunun hakkını teslim etmek lazım Ama Türkiye'de olmayan, olması hiçbirimiz tarafından hayal edilmeyen, hepimizin siyasi ve ülkenin geleceğiyle ilgili beynimizi aklımızı formatlayabileceğimiz bizi yeni bir alana doğru çekti. Bu ülkede haksızlık yapan insanların haksızlığın yanına kar kalmayacağını, bu ülkede el altından Türkiye'nin yönetilemeyeceğini, Türkiye'nin şeffaf bir devlet olduğunu, demokratik bir devlet olduğunu, hukuk devleti olduğunu bir tek adam, bir işportacının oğlu ortaya koydu. Bu ağarlarına gitmiş olabilir.

"ZEKERİYA ÖZ'ÜN ALDIĞI RİSKİ BUNLAR ALMAZLAR"

Ankara'da müsteşar yardımcılığı yaparken, Ankara'da orada bürokraside bulunurken elbette her hükümete kuyruk sallarken bu adamın aldığı riski Zekeriya Öz'ün aldığı riski veya onun arkadaşlarının aldığı riski bunlara almazlar. Ben buna şiddetle telkin ediyorum ve kınıyorum ve yanlış bir değerlendirme bu üslubun Kadir Özbek üslubundan hiçbir farkı olmadığını söylemek istiyorum. Bu ülkede ne zaman doğru yapan insanların, elbette insanların hataları da olabilir, yanlışlar da olabilir ama hatalar ve yanlışlar hukukun içerisinde oluyor. Kimse eline alıp cinayet işlemiyor. Kimseyi eline alıp ondan sonra birinin hakkını kastetmeye çalışmıyor.

"DARBE PLANLARI ORTAYA ÇIKTI"

Türkiye son bir aydır bir buçuk aydır son derece yanlış bir mecrada sürükleniyor. Onun için ben bundan önemli ölçüde üzüntümü ortaya koymaya çalışıyorum. Ne yapıyor bu savcılar? Kimi niçin aldılar? En fazla Genelkurmay Başkanı bağırdı bu ülkede. Dedi ki "işte bu borudur, bu borudur, şu kağıttır. Hukuk önüne hayır siz haksızsınız dedi. Yetmedi Gölcük'teki belgeleri çıkardılar. Yetmedi Türkiye'de neredeyse insanları birbirine düşürecek oyunlar, senaryolar, darbe planları ortaya çıktı.

"MİLLET BİR FETHULLAH GÜLEN ÇIKARTIR"

Şimdi, efendim bir kitap varmış, bu kitap. Yani bu kitap üzerinden Türkiye engelleniyormuş. Bu ülkede Başbakan'a faşist diyeceksiniz. Türkiye diktatör rejime gidecek diyeceksiniz. Her türlü eleştiriyi yapacaksınız. Ben de muhalefet liderliği yaptım. Ben de başbakana her türlü eleştiriyi yerine getirdim. Ne oldu yani? Nereme bir şey oldu? Kim benim üzerime geldi? Kimle beraber bu işi veya benim arkadaşlarımın üzerine kim geldi? Ya burada bir Türkiye'nin ilerlemesi için, Türkiye'nin yeniden değişebilmesi için bir anlayışı ortaya koymaya çalışanlara sadece bahane üretilmektedir. Bu bir mücadeledir. Bu mücadeleyi hükümet bıraksa da bu mücadeleyi Cumhurbaşkanı bıraksa da bir Zekeriya Öz gelir. Halkın iktidarını getirmeye çalıştı. Bunun şeriatla da ilgisi yok. Bunun başka bir şeyle de ilgisi yok. Bunun bugün üzerinden bu mücadelenin bir şekilde zaafiyete uğraması sağlanmaya çalışan sayın Fethullah Gülen'le de ilgisi yok. Belki bu işlere en çok üzülenlerden bir tanesi odur. Bu işin milletle ilgisi var. Millet bir Fethullah Gülen çıkartır, bir Fethullah Gülen çıkartır. Bir Zekeriya Öz çıkartır, bin Zekeriya Öz çıkartır. Ya bu bu milletin canına tak ettirmeyin artık ya.

"FETHULLAH GÜLEN, ZEKERİYA ÖZ MİLLETİN GÖNLÜNDE YERLERİNİ ALMIŞLARDIR"
Bu milletin temel değerlerine karşı gelmesinler. Bu milletin temel değerlerine karşı gelirlerse bu millet adamı üzer. Hem de onu dövmez, onu köteklemez, ona ağır bir şey yapmaz ama sandıkta ona gereken cevabı verir. Bu millet temel değerleriyle beraber ayaktadır. Fethullah Gülen, Zekeriya Öz hepsi milletin gönlünde yerlerini almışlardır.

"HAKKIYLA YAPILANLARI BU MİLLET UNUTMAYACAK"

Hizmetlerinin ne olduğu bellidir. Birkaç siyasinin söz söylemesiyle de bunların hizmetleri sadece bugün değil. yüzyıl bugün hala dönüyoruz referans veriyoruz referans veriyoruz bugün hala dönüyoruz Yunus Emre'ye referans veriyoruz bugün hala dönüyoruz Bir şekilde Mevlana'ya referans veriyoruz. Bugün hala dönüyoruz. Bin beş yüz yıl önce İslam dininin bize bıraktıklarına referans veriyoruz. Bugün hala dönüyoruz kurtuluş mücadelesini yaptıklarımıza referans ediyoruz. Demek ki hakkıyla yapılanların hiçbirisini bu millet unutmayacaktır. Herkes uyanık olsun, herkesi uyanık olmaya davet ediyorum.

BAHÇELİ'DEN GÜLEN'E: FAALİYETLERİ ASKIYA AL...

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli 31 Mart 2011 yılında yaptığı yazılı açıklamada şu ifadeleri kullanmış:

Türkiye’de korku ve baskı düzeni kurmak isteyen AKP hükümetinin uygulamaları ve adli yargı süreçleriyle ilgili olarak yaşanan son gelişmeler ciddi bir huzursuzluk kaynağı haline gelmiştir.

Bazı dava süreçleriyle ilgili arama kararları, gözaltı ve tutuklamalar, yasa dışı telefon dinlemeleri ve yargı organlarının tartışmalı tasarrufları adli süreçlerde kanun ve meşruiyet dışına çıkıldığı kanaatinin toplumda giderek yer etmesine yol açmıştır.

Son olarak dava süreçlerinin ilahiyat fakültelerimizin değerleri hocalarını da kapsayacak şekilde genişletilmesine çalışılması bu yöndeki endişeleri daha da arttırmıştır.

Bu uygulamaların kasıtlı ve bilinçli bir şekilde bir merkezden yönetildiği, Fethullah Gülen Hoca ve cemaatinin bunların arkasında olduğu düşüncesi yaygınlaşmıştır.

Bu gelişmeler Fethullah Gülen Hocaefendi’yi ve cemaatini zan ve töhmet altında bırakmaktadır.

Bu konudaki gerçeklerin biran önce inandırıcı biçimde ortaya konulması ve kamuoyundaki endişe ve tereddütlerin giderilmesi bu bakımdan önem taşımaktadır.

Hiç kimseyi haksız yere suçlamak veya şaibe altında bırakmak niyetinde olmadığımızı herkes çok iyi bilmelidir.

Ancak, süregelen olaylarda Fethullah Gülen cemaatinin rolü olduğu kanaatinin giderek kök salması karşısında herkes şu hususlar üzerinde çok iyi düşünmelidir.

Eğer bu iddialarda bir hakikat payı varsa, bu durumda şu iki husus akla gelmektedir:

Fethullah Gülen Hocaefendi yurtdışındadır. Türkiye’deki cemaatin bu konuda bir dahli varsa, Hocaefendi’nin cemaat üzerinde tam olarak etki ve kontrol icra edemediği, bilgisi ve iradesi dışında bazı unsurların bu işlere karışmış olacağı bir ihtimal olarak karşımızdadır.

Diğer akla gelen husus ise Türkiye’deki cemaatin başka odaklar tarafından yönlendiriliyor olabileceğidir.

Her iki ihtimal de çok vahimdir.

Bu durum karşısında Türkiye’nin geleceği bakımından ve Fethullah Gülen Hocaefendi ve Cemaatinin zan altında kalmaması ve yıpranmaması düşüncesiyle Hocaefendi’nin bu konuda sessiz kalmayarak insiyatif almasının ve net ve kararlı bir tavır koymasının gerekli olacağı düşünülmektedir.

Hocaefendi ve cemaatinin kendilerini ilgilendiren ve hedef alan konularda nasıl hareket edecekleri, neyi yapmayı uygun görecekleri tabiatıyla kendilerinin takdir edecekleri bir husustur.

Bu konuda dışarıdan fikir ve telkine ihtiyaçları bulunmadığı gibi, bizim de resen kendilerine yol gösterme görevi üstlenme durumunda olmadığımız açıktır.

Ancak, bu yöndeki kuşku, tereddüt ve endişelerin derinleşerek sürmesi, hem Türkiye’ye zarar verecek hem de Hocaefendi’yi ve Gülen Cemaatini bir tartışma zeminine çekecektir.

Bu durum karşısında, bu tespitlere ve görüşlere katılıyorlarsa, durum bütün unsurlarıyla aydınlanana kadar Hocaefendi’nin, Gülen cemaati mensuplarının bu konularla hiçbir şekilde ilgisi olmadığını göstermek bakımından cemaatin faaliyetlerini durdurduğunu veya askıya aldığını açıklamasının yerinde ve yararlı olabileceği akla gelmektedir.

Bu görüş ve düşüncelerimizin iyi niyet ve samimiyetinden hiç kimse şüphe duymamalıdır.

Takdir kendilerinindir.

Bunlar da İlginizi Çekebilir

Sağlık Bakanlığı, yeni dönemde okullarda alınacak önlemleri açıkladı "Gelme" diye mektup yolladı Balyoz kumpası mağduru Emekli Tümamiral Soner Polat yaşamını yitirdi Bakan Akar: 13 vatandaşımız şehit edildi