Suç örgütü lideri Sedat Peker, bugüne kadar yayınladığı videolarda İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’dan eski İçişleri Bakanı Mehmet Ağar’a, eski Başbakan Binali Yıldırım’ın oğlu Erkam Yıldırım’dan emekli Yarbay Korkut Eken’e kadar birçok isim hakkında önemli iddialar ortaya attı. Peker, “Tayyip Abi” diye hitap ettiği AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a dair de bir video çekeceğini açıkladı. Peker’in mayıs ayının başında ailesinin bulunduğu eve baskın yapılmasının ardından yayınlamaya başladığı videolardaki iddialarını ve iddialara verilen yanıtları derledik.
Zamanlama açısından son videodan ilk videoya doğru Sedat Peker’in tüm iddiaları ve verilen yanıtlar:
9. video:
Sedat Peker, 6 Haziran Pazar günü yayınladığı son videosunda Yıldırım Demirören’in Hürriyet, Kanal D ve CNN Türk’ü satın alırken Ziraat Bankası’ndan çektiği 750 milyon dolar kredinin faizini dahi ödemediğini, hakkında arama kararı bulunan iş insanı Sezgin Baran Korkmaz’a yurtdışına çıkmadan bir gün önce İçişleri Bakanı Süleyman Soylu tarafından “Yurtdışına çık” dendiğini öne sürdü.
İddia 1: Sedat Peker, Yıldırım Demirören’in Doğan Medya bünyesinde bulunan Hürriyet, CNN Türk ve Kanal D’yi satın alırken Ziraat Bankası’ndan çektiği 750 milyon dolar kredinin faizini dahi geri ödemediğini iddia etti: “Bu 750 milyon doları Ziraat Bankası verdi. Bu sahtekâr 750 milyon doların hiçbirini ödemedi biliyor musunuz, faizlerini bile ödemedi. Bu televizyon onun değil, o emanetçi. Serhat ile Berat yönetiyor. Sabah grubu da öyle.”
İddiaya dair herhangi bir resmi açıklama yapılmadı, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Ankara Milletvekili Ali Haydar Hakverdi, konuyu bankaya daha önce sorduklarını ve “Ticari sır nedeniyle açıklayamayız” yanıtını aldıklarını aktardı.
İddia 2: Peker, firari iş insanı Sezgin Baran Korkmaz’ın yurtdışına çıkmadan bir gün önce Soylu’nun kendisine “Yurtdışına çık” dediğini öne sürdü: “5 Aralık’ta Organize Suçlardan Sorumlu Emniyet Müdür Yardımcısı Resul Holoğlu telefon açıyor Korkmaz’a, İçişleri Bakanlığı’na çağırıyor. Saat 10:30’da giriş, 12:30’da çıkış. Sezgin Baran Korkmaz’ın bir işadamından 45 milyon dolar alacağı var. Süleyman buna ‘Senin hakkında tahkikat yapıldı, yurtdışına çık. Yukarının haberi var, bu alacağın olan parayı da sil, sorun çıkacak’ diyor. Yukarısı dediği de Tayyip Abi. Sezgin Baran Korkmaz, 6 Aralık’ta yurtdışına gidiyor. İçişleri Bakanı, Organize Suçlar Daire Başkanı’nı telefonla arayıp hakkında altı aydır dosya hazırlanan adamı İçişleri Bakanlığı’na çağırıyor ve görüşüyor, yurtdışına çıkmasını söylüyor. 5 Aralık’ta Sezgin Baran Korkmaz İçişleri Bakanlığı’na geldi mi? Kamera kayıtlarını çıkarın. 6 Aralık’ta yurtdışına çıkmış mı? Sezgin Baran Korkmaz bakıyor ki her şey elden gidecek, dönmüyor. 28 Aralık’ta operasyon yapıyorlar. 29 Aralık da 45 milyon doların ödenme günü, haciz olacak o gün. Karısını gözaltına alıyorlar.”
İddiayla ilgili herhangi bir açıklama yapılmadı.
İddia 3: Peker, Akit TV Yazı İşleri Müdürü Murat Alan’a dair de şunları söyledi: “Akit medya grubuyla beraber sofra kurduk, yemek yedik ama onlara söyleyeceklerim var. Akit TV’nin Yazı İşleri Müdürü Murat Alan. Kardeşim sen saldırıya uğradığında hastaneye ilk gelenlerden biri ben değil miydim? En sevdiğim silahımı sana verip ‘Bir baba çocuğunun yanında dayak yememeli, bir daha gelirlerse hepsini vur, sana cezaevinde ben bakacağım’ demedim mi? Bu olayı buraya ben mi getirdim? Göreceksiniz, sen hariç Murat ama sen ‘Bu adam her şeyi yapardı, ajanlık ne’ diyebilirdin. Bu haberi yapıyorsunuz, elinizde bir tane delil var mı benim ajanlık yaptığıma dair? Şevki hocam, çocukluğumdan beri senin kasetlerini dinliyorum. Çoluğumun çocuğumun parasını size yolladım, diyemedin mi ‘Bu adam ajan değil’ diye?”
Akit TV yönetiminden veya Murat Alan’dan herhangi bir açıklama gelmedi.
İddia 3: Peker, “Benim her ay 10 bin dolar yolladığım bir milletvekili yok ama daha çok yolladıklarım var” dedi.
İddia 4: AKP’nin seçim zamanı dağıttığı kahvelerin de kendi firmasına ait olduğunu söyledi: “AK Parti’nin seçim zamanı dağıttığı kahveler var ya, Tarihi Beyoğlu Kurukahvecisi, benimdi o. Hani ben pislik mafyaydım? Onlarca milyon liralık kahveyi benden siz alıp dağıtmadınız mı her yerde? Lan bir lira mı verdiniz, verdiyseniz hani fatura?”
AKP’den konuyla ilgili herhangi bir açıklama yapılmadı.
8. video:
Sedat Peker, 30 Mayıs’ta paylaştığı “Fırtınalarla Büyüyen Fidanlar Rüzgarlarla Yıkılmazlar” başlıklı sekizinci videoda SADAT’ın Suriye’ye silah gönderdiğini, Suriye’deki ticaretin Cumhurbaşkanlığı İdari İşler Müdür Metin Kıratlı, MT Grup ve El-Nusra üçgeniyle ve onların izniyle yapıldığını öne sürdü. Peker, 2015’teki Hürriyet gazetesi baskınını, bir milletvekilinin talebiyle kendisinin yaptırdığını da açıkladı.
Sedat Peker’in iddialarına kanıt olarak yayınladığı, Serdar Ekşioğlu ile görüşmesi:
İddia 1: Peker, yardım konvoyu adı altında SADAT’ın El-Nusra’ya silah ve araç yollandığını öne sürdü: “Araçların içinde silah var, saf çocuk değiliz. Olması gereken şey. Ama bu MİT tarafından, askeriye tarafından organize edilmiyor. SADAT’ın içindeki bir ekip tarafından organize ediliyor. Benim adıma gidiyor. İşlem yapılmıyor, kayıt yapılmıyor, direkt geçiş yapılıyor. Türkmenler her yerden videolarla teşekkür ediyorlar aracı aldık diye, bir iki tanesi arapça konuşuyorlar. Sonra bizim Türkmen arkadaşlar ‘Bunlar el Nusracı’ dedi. Bizim diğer arkadaşlar da ‘Bu gidenler el Nusra’ya gidiyor’ diyor. Ben yollamadım, SADAT’çılar yolladı.”
SADAT adına yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi: “Şirketimizin Sedat Peker tarafından terörist gruplara teslim edilen silahlarla hiçbir ilişkisi yoktur. SADAT Savunma’nın Suriye’de herhangi bir grupla eğitim, donatım, danışmanlık ve/veya benzeri hiçbir çalışması olmamıştır.”
İddia 2: Peker, Suriye’de petrol benzeri yasadışı ticari faaliyetleri yürütme işinde Cumhurbaşkanlığı İdari İşler Başkanı Metin Kıratlı’nın olduğunu, operasyonun MT Grup ve El-Nusra ile birlikte yürütüldüğünü öne sürdü: “Suriye’de ticaret yapmak için ne yapmanız lazım biliyor musunuz? Metin Kıratlı Bey var, Cumhurbaşkanlığı İdari İşler Başkanı, Külliye’de. Ona gideceksiniz. Ama bir iki kamyonluk alışverişleri söylemiyorum. Kaçak ham petrol, çay, şeker, alüminyum, bakır, ikinci el araba… Bunlar milyarlarca dolar, büyük para. Siz oradan (Metin Kıratlı’dan) onayı aldıktan sonra sizi MT Grup’a yolluyorlar. Murat Sancak, Ramazan Öztürk, tüm hiyeraşi orada. Onların da onayı geçtikten sonra kime gidiyorsunuz; el Nusra’nın iktisat sorumlusu var, Ebu Abdurrahman, Ebu Şeyma ismini de kullanıyor. Şu anda da ticaret böyle yapılıyor. Benim bu anlattığımın dışında orada büyük iş yapamazsın.”
Twitter hesabından açıklama yapan Murat Sancak, “Suriye’de bir kibrit çöpü ticaretim olmadı ve iki kız çocuğumun boğazından öyle olmayan bir ticaretten bir damla su bile girmedi, Allah’a çok şükür” dedi.
İddia 3: Peker, “Berat Albayrak nerede biliyor musunuz? Hep arıyorsunuz ya. Murat Sancak’ın evi var Hadımköy Beylikdüzü taraflarında, orada kalıyor. Beraberler” dedi.
Murat Sancak bu iddiaya, “Berat Albayrak’ın saklanmaya ihtiyaç duyacak bir durumu yok. Ayrıca o kişinin tabiriyle telefon sinyalinden bakılabilir, evime hiçbir zaman gelmedi, gelse başımın üstünde yeri var, ağırlamaktan şeref duyarım” diye yanıt verdi.
İddia 4: Peker, 2015’teki Hürriyet gazetesi baskınını, bir milletvekilinin talebiyle kendisinin yaptırdığını öne sürdü: “Pambık Demirören ekibi dinliyor musunuz? Şatafatlı gazeteciler, unvanlı gazeteciler, sizin gazetenizi ben bastırdım. Bak, suç ikrarı yapıyorum. Bastırmadan önce gelen milletvekilinin telefon sinyallerine de bakabilirsiniz, ismini söylemeyeyim ayıp olur. ‘Bizim gençlik kollarından birtakım arkadaşlar gidecek ama onlar profesyonel değil, sen böyle arkada’ dedi, tamam dedim, ben gönderdim. E, Aydın Doğan yaşlı adam, bir yandan ölüm korkusu sardı, bir yandan devam eden mahkemeler, ben ölürüm çocuklarıma dert kalmasın, ondan sonra hop… Senin oturduğun koltukta benim emeğim var, ben pislik siz temiz ha!”
Dönemin AKP İstanbul Milletvekili ve Gençlik Kolları Başkanı Abdurrahim Boynukalın, Peker’in açıklamasının ardından Twitter’dan yaptığı paylaşımda “Açıkçası çok rahatladım. Yıllardır üzerimize yapışan cam, kamera, turnike kırma gibi kriminal meselelerin bizimle alakası olmadığı açıkça ifade edilmiş. Biz gençlik kolları olarak Hürriyet önünde basın açıklaması kararı aldığımızda kendisinin ‘ismini veremeyeceği bir vekil tarafından arandığını’ ve ‘Bizim çocuklar bu eylemleri beceremez, profesyonel değiller, sen bir işin içine gir’ dendiğini söylemiş. Böyle bir kerameti kendinden menkul, kendisini tek talimatla harekete geçirebilecek bir vekil var mı emin değilim. Varsa umarım ismini verir; böylece parti kurumsalımıza ve benim imajıma yıllarca zarar veren ‘basma’ hadisesinin kim tarafından yapıldığı öğrenilmiş olur” diye yazdı. Boynukalın, daha sonra bu paylaşımları sildi.
İddia 5: Peker, Soylu’nun şirketinin araştırılması gerektiğini söyledi: “Soylu benim Kia’m var demişti ya, bir sorar mısınız, son dört senede, İçişleri Bakanlığı döneminde bu ülkedeki ne kadar büyük holding var, kurum kuruluş var hepsi bunun şirketine geçti. Bu makamı suistimal etmek değil mi, bu da suç. Bu kadar nasıl büyür bir şirket bir anda? Açıklasınlar poliçeyi.”
7. video:
Peker, 23 Mayıs’ta yayınladığı yedinci videoda uyuşturucu trafiğine dair önemli iddialar ortaya attı. Eski Başbakan Binali Yıldırım’ın oğlu Erkam Yıldırım’ın uyuşturucu trafiğinde organizasyonu yönettiğini söyleyen Peker, gazeteciler Kutlu Adalı ve Uğur Mumcu’ya düzenlenen suikastlarda da Korkut Eken ve Mehmet Ağar’ın payı olduğunu belirtti.
İddia 1: Peker, Kolombiya’da 4 ton 900 kilo kokain yakalandıktan sonra yeni bir güzergâh çalışması yapıldığını, uyuşturucunun Venezüela üzerinden getirilmeye başlandığını iddia etti. Bu operasyon için eski Başbakan Binali Yıldırım’ın oğlu Erkam Yıldırım’ın 2021’in ocak ve şubat aylarında Venezüela’ya gittiğini öne sürdü.
Binali Yıldırım buna dair şu açıklamayı yaptı:
İddia 2: Peker, uyuşturucunun para trafiğinin de Kıbrıs’ta Halil Falyalı üzerinden yürütüldüğünü iddia etti: “Kıbrıs, Halil Falyalı. Tüm para trafiği buradan dönüyor. Türkiye’de 10 tane dosyası var. Neden Türkiye’ye getirmiyorsunuz? Tüm yasadışı bahis işi ondan geçiyor, devletin resmi raporlarında da var. Bu adamı Amerika, DEA almak istiyor, o da alamıyor. Başka ülkeler almak istiyor uyuşturucu sevkiyatından, onlar da alamıyor. Erkam Yıldırım Kıbrıs’a gittiğinde Halil Falyalı’nın misafiri. Ben Binali Bey’in böyle bir organizasyonun içinde olduğunu düşünmüyorum ancak ilk zamanlar Erkam Yıldırım’la ilgili çektikleri kasetleri, kumar kasetleri değil başka kasetleri, rüşvettir şeydir, daha sonra bunu bu işe yönlendirdiler ve bu işin aparatı haline geldiler. Neden kokain yakalanamıyor? Erkam Yıldırım’ın direkt gemisiyle ilgili de değil, başka gemiler koordinasyon ediyor. Mehmet Ağar da bu senkronizenin tamamen ortasında. Erkam Yıldırım-Süleyman Soylu dostluğuna bakın. Erkam Yıldırım’ın, Süleyman Soylu’nun çevresinde bu konularla ilgili dostluğuna bakın.”
Binali Yıldırım bu iddiaya şöyle yanıt verdi: “Bizimle uyuşturucuyu yan yana getirmek tümüyle hakarettir, tümüyle reddediyoruz. Oğlum Venezüela’ya gitmiştir ve beraberinde koronavirüs ile mücadele amacıyla orada ihtiyaç sahiplerine test kiti, maske gibi birtakım malzemeler götürüp dağıtmıştır. Ziyaret amacı da bundan ibarettir. Venezüela’da seçim olduğu için Türkiye Dostluk Grubu da oradaydı. Resmi heyetle gittiği gerçek dışıdır, kendi imkanlarıyla kendisi biletini alarak, kendisi masraflarını karşılayarak o ziyareti gerçekleştirmiştir.”
Erkam Yıldırım ise Peker hakkında suç duyurusunda bulundu.
Halil Falyalı da şunları söyledi: “Ne Binali Bey’i ne de Binali Bey’in oğlunu, hiçbirini tanımıyorum. Hiçbir zaman bir araya gelmedik. Siyasetçilerin hepsiyle görüşüyoruz. Bahis işi yapıyoruz, dünyanın her yerinde lisanslarım vardır, bu işi de resmi olarak yapıyorum. DEA raporundan bahsediliyor. Doğrudur, basından gördük. 30 bin doların aklanmasından dolayı bir soruşturmadan bahsediliyor. Bir adam 30 bin doların aklanmasından böyle bir soruşturma yer mi? FETÖ’den tutuklu olan Metin Topuz aradı, görüşmek istedi, görüşmedim. 2003-2004 yıllarında Türkiye’de Game Over operasyonu yapıldı, kardeşimin ismi geçti. Türkiye’ye geldi ve mahkemede beraat etti. Hiçbir zaman uyuşturucu faaliyetinde bulunmadık, tavsip etmedik. Bunlarla ilgili ne bir sabıkamız ne bir mahkememiz olmuştur. Sedat Peker’le şahsen hiç tanışmadım. Bir dönem Kıbrıs’a geldi ancak görüşmedik, ne işimiz oldu ne bağlantımız oldu. Bizim veremeyeceğiz hesabımız yok.”
Halil Falyalı kimdir?
İddia 3: Peker’in bir diğer iddiası da Kıbrıs’ta gazeteci Kutlu Adalı’nın öldürülmesine dairdi: “Biz o zaman Korkut Eken, Mehmet Ağar hep beraberiz. Korkut abinin odası, Mehmet Ağar’ın odasının yanında. Genciz, vatanseveriz, işte ‘Şu PKK’ya yardım ediyor’… Genelde bana iş adamlarını yönlendiriyorlar faili meçhullerden ziyade. Bana dedi ki ‘Kıbrıs’ta bir adam var. Kıbrıs’ı Rumlara satmak istiyor. İki tane profesyonel’. ‘Kendi öz kardeşimi vereceğim sana’ dedim, Atilla Peker’i dedim, çok iyidir bu işte, uzmandır, sokaklardan yetişme. Türk Hava Yolları uçak biletlerini, hard disklerini atmıyor, biletlerden bakabilirler, Korkut Eken, Atilla Yıldırım bu cinayetten ne kadar önce gittiler? Ancak yüce Allah o insanın kanını bize nasip etmedi. Aradan zaman geçti, döndüler 3-4 gün sonra, denk gelinemedi. Korkut abiyle konuştuk, dedi ‘Tekrardan gideceğiz’. Sonra orada bunlara bağlı olan başka bir ekip öldürmüş. Karşılaştık Korkut Abi ile, ‘Halloldu o iş’ dedi. Öldürsek öldürdük derdim, çünkü zaman aşımına girdi. Allah’a Kur’an’a yemin olsun böyle oldu.”
Atilla Peker, bu iddia sonrası Muğla’da gözaltına alındı ancak İçişler Bakanı Soylu, Peker’in “ruhsatsız silah bulundurma ihbarı” nedeniyle gözaltına alındığını söyledi. Sedat Peker, Twitter hesabından, kardeşinin gözaltındayken Kutlu Adalı cinayetiyle ilgili anlatmak istediklerinin kayda geçirilmediğini paylaştı. Atilla Peker, serbest bırakıldıktan sonra cinayete dair bildiklerini cumhuriyet başsavcılığına verdiği dilekçede anlattı, Korkut Eken ile birlikte sahte kimlikle ve silahla Kıbrıs’a gittiğini söyledi, burada kendisine Uzi marka silah verildiğini, keşif yaptıklarını ancak cinayeti işleyemediklerini söyledi ve ekledi: “Sonra Klasis Otel’de Eken ile görüştük. Eken, bana ‘Kıbrıs işini hallettik’ dedi”
Korkut Eken ise 27 Mayıs’ta Sözcü gazetesinden Saygı Öztürk’e yaptığı açıklamada, dönemin Barış Kuvvetleri Komutanı Hasan Kundakçı’nın Mehmet Ağar’dan Kıbrıs’taki PKK faaliyetlerini durdurmak için yardım istediğini ve Ağar’ın kendisini bu gerekçeyle Kıbrıs’a gönderdiğini anlattı. Eken, Atilla Peker ile birlikte Kıbrıs’a gittiğini ama Kutlu Adalı’yı tanımadığını, öldürülmesiyle alakası olmadığını söyledi.
İddia 4: Uğur Mumcu suikastında Mehmet Ağar’ın rolü olduğu iddiasına dair Sedat Peker, “Mehmet Ağar var ya, Emniyet Müdürlüğü döneminde en iyi arkadaşları Behçet Cantürk, Hüseyin Baybaşin, Savaş Buldan… ‘Kürt işadamları’ diyorlar ya hayır, hepsi uyuşturucu işi yapıyor. Hepsinden para aldı. Siyasete girerken geçmişini temizlemek için Milli Güvenlik Konseyi’ne bir sunum yaptı, o zaman Tansu (Çiller) Hanım, onu ikna etti. ‘Devletler kendi gelecekleri için bu tip eylemler yapabilir’ şeyinde bir sözlü karar çıkartırıp sonra başladılar hepsini öldürmeye… Kendi geçmişini temizlemek için. Uğur Mumcu neden öldürüldü? Öldürüldüğü zaman yazdığı yazılara bakın. ‘Terörden beslenen terör lordları’, bunun üzerine çalışma ve silah ticareti. Uğur Mumcu şehit ediliyor, yanına ilk gelen kim? Katil en önce gelir, Mehmet Ağar” dedi.
Mehmet Ağar hakkındaki tüm iddiaları yalanladı ve soruşturmaya açık olduğunu söyledi. Uğur Mumcu’nun eşi Güldal Mumcu ise “Çekin tuğlaları yıkılsın duvar, altında kim kalırsa kalsın” mesajını paylaştı.
İddia 5: Peker, “Erdal Kayapınar, Çevre Bakanlığı Mekansal Planlama Genel Müdürü. Bu adamla ilgili bir FETÖ soruşturması varmış, o nasıl kapandı?” diye sordu.
İddiaya dair hiçbir açıklama yapılmadı, yanıt verilmedi.
İddia 6: Peker, “Sadık Soylu…Bir iş merkezi var Ankara’da, Next Level diye geçiyor. Bu, devletin bir yeri. Bakanlığın tüm yüksek bürokratları orada, bütün iş adamları orada. Bakan Murat Kurum mu yönetiyor, Sadık Bey mi?” diye sordu.
İddialara yanıt verilmedi.
6. video:
Sedat Peker, 20 Mayıs’ta yayınladığı “Zaferin Büyüklüğü Mücadelenin Zorluğuyla Ölçülür” başlıklı altıncı videosunda İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya yüklendi. Soylu’nun Cumhurbaşkanı Sözcüsü İbrahim Kalın’ı takip ettirdiğini iddia etti.
İddia 1: Peker, Soylu’ya “Herkes biliyor, benim adamım, sabıkalı. Sabıkası olan Erdal Aras’ı, 14 farkla Genel Başkan seçildikten sonra MKYK’ye sen üye yapmadın mı? Hani asacaktın kendini?” diye sordu. Soylu’nun Aras’ı Sancaktepe Belediye Başkan adayı yaptığını öne sürüp “Çünkü Genel Başkan seçileceği zaman ben para yolladım. Dağıttı paraları herkese. Zaman aşımına girdi, bundan bir şey çıkmaz. ‘Erdal Baba’ diyordun” dedi. Peker’in akrabası Reşat Hacıfazlıoğlu ile yaptığı telefon görüşmesinde de bu iddiayı dile getirdi: “Gençliğinden beri emeğimiz var onda. 30 senedir sana iyilik yapıyoruz, babanla başladık dostluk iyilik yapmaya. Abi sen bu adamın yanına gitmedin mi? Bizim çocuklar gitmedi mi? Sokmuyorlardı illere, siz gittiniz.” Peker, ayrıca Twitter hesabından Erdal Aras ile Süleyman Soylu’nun el ele fotoğraflarını da paylaştı.
Soylu, kongre iddialarına dair TRT Haber’de yaptığı açıklamada “Anlıyorum ki ben uzun süredir organize suç şebekesi liderinin hedefindeyim” diye konuştu.
İddia 2: Peker, bir buçuk sene önce düzenlenen bir uyuşturucu operasyonuyla ilgili Süleyman Soylu’nun, dosyadan oğlu Engin Levent Soylu’nun ismini para karşılığı çıkarmak istediğini iddia etti: “O operasyonda Nevzat Kaya diye bir şahıs var, Yeniköy Motors’un sahibi. Operasyondan 10 gün öncesine kadar kendi bindiği arabada Süleyman Soylu’nun oğlunun ihtisaslı plakası var. Ayrıcalık yani benim gibi. Operasyondan 10 gün önce gidiyor, Engin, oğlu, ‘Büyük bir operasyon olacak, bu ihtisası iptal etmemiz lazım.’ Tarihine bakın, Nevzat Kaya’nın kullandığı araç plakasının ihtisası iptal edildi 10 gün önce. Telefon irtibatları Engin’le ne zaman kesildi? 10 gün önce. Engin diyor ki, ‘5 milyon dolar verirsen seni bu dosyanın dışına çıkarabiliriz’. O da ‘Kardeşim ben onlara iki araba sattım, niye para vereyim’ diyor. Anlamıyor. ‘Tamam’ diyorlar. Operasyon oluyor, bunu da alıyorlar. Bu cezaevinde, sonra karısı Engin’i arıyor. Ailece görüşüyorlar. Oğlun Engin ve senin saz heyetin… Sanıkların her birinin var 50’şer, 100’er milyon dolar parası. Hepsine gidiyorlar, ‘Senin işin çok tehlikeli ama hallederiz’… Argo tabirle kesiyorlar milletin parasını. Dünyanın en büyük uyuşturucu operasyonunda yarım kilo uyuşturucu olmaz mı?”
Engin Levent Soylu ve Nevzat Kaya bu iddialara herhangi bir yanıt vermedi.
İddia 3: Peker ayrıca, Süleyman Soylu’nun Cumhurbaşkanı Sözcüsü İbrahim Kalın’ı takip ettirdiğini öne sürdü.
Bu iddia da konu edilmedi ve yanıtlanmadı.
5. video:
Sedat Peker, 15 Mayıs’ta yayınladığı “Her Günahın Bir İntikam Meleği Olur” adlı beşinci videosunda gazeteci ve Fırat Üniversitesi İletişim Fakültesi öğrencisi Yeldana Kaharman’ın intihar etmediği, öldürülüğü iddiasını yineledi. Peker’in hedefinde bu kez, Soylu ve Ağar ile birlikte Hürriyet gazetesi yazarı Abdülkadir Selvi de vardı. Peker, Süleyman Soylu’nun danışmanı Ali Faik Hacıoğlu’nun ise “haksız kazanç elde ettiğini” öne sürdü
İddia 1: Sedat Peker, bu sefer Ağar ile Altınbaş ailesi arasında geçen diyaloğu anlattı ve Altınbaş ailesinin mallarına çökülmeye çalışıldığını, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a meselenin yansıması nedeniyle bunun gerçekleşmediğini iddia etti: “Mehmet Ağar, Emir Sarıgül’e bir kaset veriyor, diyor ki ‘Eşinle ilgili’. Yok derlerse ben kanıtlayacağım rezil ederek hepsini. Sonra bunları boşandırıyor. Tabii ortada bölünecek mal var, dünya para. Bu ondan sonra araya giriyor, çözüm olmuyor. Ondan sonra polis gidiyor. Sofi Altınbaş ve Ali Altınbaşı gözaltına alıyor. Sonra Ali Altınbaş’ı sağlık problemi diye serbest bırakıyorlar. 15 sene önceki bir petrol olayı için. Ekonomik suç. Zaten zaman aşımına girmiş. Bir de direkt İmam Altınbaş’ı almıyorlar, o holding binasında. Komşulara gidiyorlar, korksun, duysun diye. Dünürünün evine gidiyorlar. Dünürünün karısını gözaltına almak istiyorlar. Dünürü de bunun dünürü aynı zamanda. Kadını emniyete getirmeye kalkıyor. Tabii hemen bunu (Mehmet Ağar) arıyorlar, biz bunun akrabasıyız diye. Sonra bu Ali Altınbaş’ı bıraktırıp yanına getiriyor. Ali’ye diyor ki ‘Ben size demedim mi yalıyı boşaltıp verin diye? Paraların şu kadarını verin’. Direkt tahsilat. Silahçı yollamıyor, polisle yaptırıyor. Sonra İl Emniyet Müdürünü arıyor, Zafer (Çalışkan) Bey’i. ‘Emredersiniz.’ ‘Bu arkadaşlar bizim yakınlarımız. Yanlış anlama olmuş, dosyayı yeniden incelemenizi rica ediyorum.’ ‘Emir anlaşıldı.’ İmam Altınbaş, Mustafa Erdoğan Bey’e ulaşıyor. Mustafa Erdoğan da Külliye’ye. Kıyamet kopuyor. Öyle bir şey olur mu. Canlı canlı kesiyorlar.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Peker’in iddialarının tümüne dair isim vermeden yaptığı ilk açıklamada “Bu kirli senaryoyu bozacağız. Suç çeteleri zehirli bir yılan gibidir. Onlarla aynı çuvala girerseniz daha sonra başınıza geleceklere rıza göstermiş olursunuz” dedi. Özel olarak bu iddiaya dair hiçbir açıklama yapılmadı.
İddia 2: Peker, Soylu’nun “Nasıl olsa Meral Akşener gibi ablan var” sözlerine yanıt vererek “Sonra diyor Meral ablan. E, siz düşman ettiniz Meral Abla ile beni. Nasıl ablam olacak, şimdi bana kinlidir, kızgındır. Normal, haklı” dedi.
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, “İddialar çok vahim. Ortaya çıkanlar tam bir rezalet. Bu iç içe geçmişlik, hele kokain meselesi. Bir devletin derini, sığı olmaz. Devlet devlettir, kanundur, hukuktur, demokrasidir, kurumdur, kurallardır” açıklamasını yaptı ancak kendisiyle ilgili söylenenlere dair herhangi bir şey söylemedi.
İddia 3: Peker, Süleyman Soylu’nun danışmanı Ali Faik Hacıoğlu’nun haksız kazanç elde ettiğini iddia ederek, “Bu arkadaş, 1 milyon 600 bin liralık arabaya biniyor. Danışman maaşları kaç lira? Benim bildiğim 10 bin lira bile yok. Trabzon’da 5 milyona ev yaptırıyor” dedi.
Hacıoğlu, söz konusu aracı, bir yıl önce 877 bin liraya aldığını söyledi.
İddia 4: Yeldana Kaharman’ın intihar değil, tecavüze uğrayıp öldürüldüğü iddialarını yineledi.
İddia 5: Soylu ve Ağar’ın FETÖ’den boşalan kontenjanlara kendi tanıdıklarını savcı olarak yerleştirdiğini iddia etti.
İddia 6: Hürriyet gazetesi yazarı Abdülkadir Selvi için “Sana o yazıları kimin yazdırdığını biliyorum. Birileri sana yaz diyor, sen de yazıyorsun” dedi.
İddia 7: Ağar ve iş insanı Mübariz Mansimov arasındaki ilişkiyi araştırması için savcıları göreve çağırdı.
4.video:
13 Mayıs’ta yayınlanan “Bazıları Aslan Hikayesini Anlatmadan Avcının Hikayesine İnandılar. Görüşeceğiz” adlı dördüncü videoda Peker, intihar eden Silivri Emniyet Müdürü Hakan Çalışkan’ın ölümünden Soylu’yu sorumlu tutarken, kendisine koruma polisinin Soylu tarafından verildiğini, Soylu’nun Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın altını oyduğunu söyledi.
İddia 1: Sedat Peker, dördüncü videoda Soylu’ya “Koruma polisimi sen vermedin mi, sen uzatmadın mı ondan sonraki sene de?” diye sordu. Soylu, katıldığı TRT yayınında koruma kararına dair “Benden bir buçuk yıl önce verilmiş, benim zamanımda da alındı. Devlet dönem dönem koruma verir. Bir maraza çıkmasın diye bunlar yapılır. Tehdit geçince alınır” dedi. Soylu, Habertürk yayınında ise 2015’te Peker’e koruma verilmesinin eski Kadıköy Emniyet Müdürü Nurettin Demir ile ilişkili olduğunu söyledi. Demir’in terör bağlantıları nedeniyle görevden alındığını vurguladı. Süleyman Soylu’nun işaret ettiği, dönemin İçişleri Bakanı Efkan Ala’dan da konuyla ilgili açıklama gelmedi. Peker, başka bir videoda da “Koruma kararım normal değil biliyorsunuz değil mi? Devlet büyükleri gibi yurtdışına giderken de koruma polislerim benimle geliyordu. Ayrıcalıklıydım. Daha farklı ayrıcalıklarım da vardı” dedi.
İddia 2: Peker, “Beni bir arkadaş aradı, dedi ki, Süleyman Bey’in üstüne çok geliyorlar, bir şeyler söyleyecek, ‘Kusura bakmasın’ dedi. Tamam dedim, sorun değil, normal. Bizim temiz Süleyman ilk gün bir tweet attı, ‘Suç örgütü liderini takipteyiz’, tamam, ‘Kırmızı bülten’, tamam, normal. Millet buna biraz daha saldırınca ertesi günü ‘Pislik, mafya lideri’ dedi.” açıklamasını yaptı. Reşat Hacıfazlıoğlu ile yaptığı telefon görüşmesinin kaydında da aynı iddiayı dile getirdi ve Hacıfazlıoğlu da onayladı.
Süleyman Soylu, yaptığı açıklamada Sedat Peker’e “Hayatının bir noktasında benimle temasın var ve bu ispatlanırsa idam dahil her türlü cezaya, aşağılanmaya razıyım” diyerek tüm iddiaları yalanladı. Soylu, Reşat Hacıfazlıoğlu’yla ilgili ise “Tanırım, arkadaşım” dedi.
İddia 3: Peker, gazeteci Hadi Özışık’a Süleyman Soylu’nun Ocak 2021’de “Ben onu (Peker’i) severim” dediğini öne sürdü, “Bu kadar kısa sürede ne değişti?” diye sordu. Hadi Özışık, Halk TV’ye gönderdiği mesajda “Soylu ile Peker arasında haber götürdüğüm yalandır. Böyle yapan şerefsizdir, haysiyetsizdir” dedi. Ardından da Cüneyt Özdemir’in yayınına katılıp “Benim ne Sedat Peker’le ne Süleyman Soylu’yla böyle bir konuda konuşmam olmadı” açıklamasını yaptı. Peker, Özışık’ın bu sözleri üzerine görüşmelerin kayıtlarını Twitter hesabından paylaştı. Özışık, bu videoda Ağar için “Aptal herif”, Soylu için ise “Ona sen niye atılıyorsun dedim, cevap vermedi” dedi. Olayda arada kaldığını söyleyen Özışık “Bir tarafta sevdiğim bir dostum, öbür tarafta sevdiğim bir dostum” dedi ve Peker’e sık sık “Haklısın, çok haklısın abi” dediği ortaya çıktı.
Süleyman Soylu ise Süperhaber’e verdiği demeçte, “Yakından tanıdığımız arkadaşlar ismimizi kullanarak bir mafya lideri ile bana tuzak ve tezgah kurdular. Hadi Özışık ile Süleyman Özışık hakkında suç duyurusunda bulunacağım” dedi. TRT’deki programda da Özışık kardeşleri yıllardır tanıdığını belirtip “Onları keklemişler” diye konuştu. Hadi Özışık, Soylu’nun açıklamaları sonrası Twitter’dan yaptığı açıklamada “Sayın Süleyman Soylu’nun benim üzerimden yıpratılmasından ötürü üzgünüm ve kamuoyundan özür diliyorum” dedi.
Sedat Peker’in Hadi Özışık ile yaptığı görüşmenin kaydı:
İddia 4: Peker, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Süleyman Soylu tarafından siyaseten altının oyulduğunu öne sürüp Soylu’nun “Tayyip Bey siyaseti bıraksın, ben de bırakacağım” söyleminin gerçeği yansıtmadığın iddia etti. Soylu’nun Erdoğan’a küfür ve hakaret ettiğini öne süren Peker, “Bu dünya böyle, kim kötü laf söyler kıymetli olur” dedi.
Soylu, özel olarak buna dair açıklama yapmasa da hakkındaki tüm iddiaları yalanladı.
İddia 5: Peker ayrıca, Temmuz 2017’de intihar eden Silivri Emniyet Müdürü Hakan Çalışkan’ın ölümünde Süleyman Soylu’nun rolü olduğunu, Çalışkan’ın baskı nedeniyle intihar ettiğini öne sürdü. Soylu’nun Çalışkan’a Gaziosmanpaşalı zengin bir adamı bıraktırmak için telefon açtığını öne süren Peker, şahsın Soylu’nun talebiyle hukuksuz şekilde serbest bırakıldığını söyledi.
Soylu, Habertürk yayınında Çalışkan’ın intihar ettiği gece yol çevirmesinde durdurulan Hızır ve Osman Kaptan’ın kendi onayı ile serbest bırakıldığını itiraf etti, “Koruma Daire Başkanı’na ‘Hızır ve Osman Kaptan’ın annesi kalp krizi geçirdi. Mahkemesi varmış. Polis durdurmuş. ‘İlgilen’ dedim. Ertesi gün birisi, Silivri Emniyet Müdürü intihar etmiş dedi. Bunu dönüp de Silivri Emniyet Müdürü’ne Soylu baskı yaptı demek olur mu?” dedi.
3. video:
Sedat Peker, 9 Mayıs 2021’de yayınlanan “Derin Devletçiler, Pelikancılar; Bir Tripoda, Bir Kameraya Yenileceksiniz” başlıklı videosunda suç örgütü lideri Nadir Salifov’un Mehmet Ağar tarafından Türkiye’ye getirildiğini ve öldürüldüğünü söylerken, Turkuaz Grubu CEO’su Serhat Albayrak’a yüklendi ve eski AKP Milletvekili Fevzi İşbaşaran’ı dövdürdüğünü itiraf etti.
İddia 1: Sedat Peker, Bodrum Yalıkavak Marina ve Mübariz Mansimov ile ilgili iddialarını sürdürdü: “Polis ifadelerinde var. Fethullah Gülen’le sen tanıştırdın, adamı FETÖ’cü diye içeri attırıp mallarını aldın… Bu mahkeme kayıtlarında var, ‘Beni Gülen’le o tanıştırdı’ diye. Deliller var, ispatlar var, uçak bilgileri var, beraber gitmişler.” Marinanın 29 milyon dolara alındığını söyleyen Peker, “Oranın peyzajı 29 milyon dolar tutar. Offshoreda, bir tane adada şirket kurulumu, tabii burada değil, Tolga Ağar, hop, yazılı anlaşmalı ortak” dedi.
Mehmet Ağar, Sözcü’ye yaptığı ilk açıklamada, Mansimov’u Gülen’in yanına götürdüğü iddiasına dair “Cezasını bitirdiğinde nasip olursa her şey konuşulur. Kendisi defalarca oraya gitmiştir, herkes bilir. Bir kez beraber gittik. Gidiş gelişimden devletin bilgisi vardır” dedi. Marina’ya dair ise “Beni gündeme getirmelerinin asıl nedeni bizi buradan uzaklaştırmak. Uzaklaştırınca yapılacak olan da belli: Buraya mafya çökecek. Bugün eğer mafya buraya giremiyorsa bizim burada olmamızdandır” diye konuştu. Soylu, Ağar’ın “Bugün eğer mafya buraya giremiyorsa bizim burada olmamızdandır” açıklaması için tekzip beklediğini söyleyip “Benim devletim kıytırık bir marinaya mafya bozuntularının çökmesine fırsat vermez” dedi. Ağar, bunun üzerine “Bütün eleştirilere hak veriyorum. Olayın kızgınlığından ve sinirliliğinden bir sürçü lisan söz konusu. Organize suç örgütlerine nefes aldırmıyorlar. Bu tabiri kullanmam fevkalade yanlıştır. Kalbi olarak özür diliyorum” açıklamasını yaptı. Ağar, Marina’daki yöneticilik görevine dair de “Cumhurbaşkanımız ile Azerbaycan Devlet Başkanı arasında kardeşliğe yakın bir ilişki var. Üç dört sene önce marina sahiplerinin ricası üzerine ben bu görevi kabul ettim. Türkiye ile Azerbaycan kardeşliğinin pekişmesi amacıyla bu görevi kabul ettim” diye konuştu.
Soylu, 24 Mayıs’ta Habertürk’te yaptığı açıklamada, “Sayın Ağar’ın marinada görev alması doğru mu? 48 saat içinde ben olsam ayrılırım” dedi. Ağar, 28 Mayıs’ta Sözcü’ye yaptığı açıklamada marinadaki görevinden ayrılacağını duyurdu: “Konular çıktığı anda herkes rahatlasın diye bir dilekçe vermiştim. Yani ayrılmak istediğimi 10-15 gün evvel önce beyan etmiştim.” Bodrum Yalıkavak Marina’dan da 28 Mayıs’ta “Şirketimiz yönetim kurulu başkanı Mehmet Ağar 17.05.2021’de görevinden ayrılma isteğini bildirdi. Sağlık sorunları gerekçesiyle işlem yapmayı erteledik. Sayın Ağar’ın görevinden ayrıldığını kamuoyuyla paylaşıyoruz” açıklaması yapıldı. Mehmet Ağar’ın yerine yönetim kurulu başkanı olarak İtalyan uyruklu Moreno Occohiolini atandı. Bıraktığı yönetim kurulu üyeliğine ise Ahmet Güven Kartal getirildi. Tolga Ağar da yönetimden ayrıldı. Tolga Ağar’ın yerine marina yönetimine Serkan Uzun girdi.
İddia 2: Sedat Peker, gazeteci Hilal Kaplan’ın eşi Süheyb Öğüt’ün ilk videosunun ardından kendisini susturmak için bir gazeteciyi yanına görüşmeye yolladığını öne sürdü. Yanına gelen ve tanıdığını, sevdiğini söylediği gazetecinin “Tolga Ağar, Marmara Bölgesi Teşkilat Başkanı olmuş. Şimdi ona bir laf dersen hükümete laf demiş gibi olursun. Tayyip Bey’e laf demiş gibi olursun” dediğini iddia etti.
Fatih Tezcan, paylaştığı videoda Sedat Peker ile görüşen kişinin kendisi olduğunu söyledi. Tezcan, Peker’e “Konunun Pelikan ile alakası yok. Berat Albayrak’ın seninle ilgili bir rezervi yok” dediğini aktardı. “Peker’e ‘Bekle, Berat Albayrak’a sorduracağım bu konuyu’ dedim. Berat Albayrak cephesinden gelen cevap, ‘Sedat Peker’le bizim bir durumumuz yok, nereden çıktı bizim ismimiz’. Ben bunu tekrar kendisine söyledim, arada aracılar var” diye devam etti.
İddia 3: Peker, bir AKP milletvekilinin ricası üzerine, eski AKP Milletvekili Feyzi İşbaşaran’ı karakolda avukatına dövdürdüğünü söyledi.
İddiaları doğrulayan İşbaşaran, Peker’in o dönem yanına giden milletvekilinin Metin Külünk olduğunu açıkladı ve Peker’e “Senin muhatabın, hizmet ettiğin Erdoğan, Mehmet Ağar, Korkut Eken ve seni yıllarca kullanan polis teşkilatıdır. Kullanılma süren doldu” dedi. AKP Sözcüsü Ömer Çelik, “İçişleri Bakanımızı, kabinemizi ve partimizi bir suç örgütü üyesinin laflarıyla hedef alanları şiddetle kınıyoruz. Suç örgütü üyelerini siyaset ve muhalefet yapmanın referansı kabul edenleri kınıyoruz” açıklamasını yaptı. Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu Üyesi Cemil Çiçek ise “Savcılar araştıracak, gerçek neyse ortaya çıkartacaktır. Yargının görevini yerine getirmesi gerekir” diye konuştu.
İddia 4: Peker, büyük bir suç örgütünün liderlerinden Guli’nin (Nadir Salifov) Mehmet Ağar tarafından Türkiye’ye getirildiğini öne sürdü. Guli’nin Edirne’deki bir çatışmada bir polisin hayatını kaybetmesinden sorumlu tutulduğu için sınır dışı edildiğini söyleyen Peker, “Organize şube polisini öldüren bu adamı deportu kaldırıp Türkiye’ye getirdi derin devletimizin başı. Niçin biliyor musunuz? Mübariz Mansimov’u öldürtmesi için. Mübariz yeri geri almak için uğraşıyor ya. Allah’a şükür o kötü olay olmadı. Mübariz de dik adam, diklendi. Sonra Guli’nin kardeşi Guli’yle konuştu, şey yapıldı. Guli ne oldu biliyor musunuz? Öldü. Aradı, ben dedi, Türkiye’ye gidiyorum. Türkiye’de biraz kalıp çıkmıştı. Gitme dedim, ben orada yokum, sıkıntı yaşayabilirsin. Dedi, ben güçlüyüm, Mehmet Abi ile aram çok iyi, dedi. Geldi, haftası dolmadan öldürüldü” dedi.
Süleyman Soylu, Guli’nin sınır dışı edildikten sonra Türkiye’ye geldiğini doğruladı ancak Mehmet Ağar ile ilişkisine dair bir şey söylemedi: “Dünyanın 12 mafyasından birisi. Gözaltına aldık. Birçok insan geldi gitti, şöyle olsun, böyle olsun diye. İki günde avukatları geri gönderme merkezinden yurtdışına çıkması için karar aldılar. Geri gönderme merkezinden saldım bir metre, geri aldırdım. Konuşturduk onu, sonra deport ettik. Çıktı, başka bir ülkeden pasaport aldı, Kıbrıs’a gitti, sonra oradan Türkiye’ye geldi. Su testisi su yolunda kırıldı, yakındaki bir koruması bunu infaz etti.”
İddia 5: Sedat Peker, Turkuvaz Medya grubuna bağlı ATV’nin dizisi Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz’a yeni eklenen “Peker” karakterinin Serhat Albayrak talimatı ile eklendiğini iddia etti.
İddia 6: Peker, kendisini Türkiye’ye iade etmesi için Fas’a insansız hava aracı hibe edildiğini söyledi
2. video:
Peker, “Mehmet Ağar ve Pelikancıların Gerçek Yüzü (Ödeşmek Adettendir!)” başlıklı videosunu 6 Mayıs’ta yayınladı. Gazeteci Yeldana Kaharman’ın intihar etmediğini, öldürüldüğünü, olayda Tolga Ağar’ın da olduğunu öne sürdü. Beykoz Konakları’nda silah sıkılması olayında da Ağar’ın sorumluluğu olduğunu ancak olayın başkasına yıkıldığını söyledi.
İddia 1: Peker, ikinci videoda Mehmet Ağar’ın oğlu AKP Elazığ Milletvekili Zülfü Tolga Ağar ile ünlü şef Nusret Gökçe arasındaki tartışmadan, Beykoz Konakları’nda silah sıkılmasından ve olayın üstünün örtülmesinden bahsetti. Peker, bu suçun Mustafa Sarıgül’ün oğlu Emir Sarıgül’ün şoförüne nasıl yıkıldığını anlattı. Tolga Ağar’ın aynı gün uyuşturucu kullandığını ve bunun saç tahlili ile tespit edilebileceğini söyleyen Peker, “Nusret’le kız daha önce tanışıyorlar, herhalde bir yakınlıkları da olmuş, erkek arkadaşına anlatıyor, ‘Bu beni rahatsız ediyor’ diyor. Tolga da hem kafası iyi hem derin devletin başının oğlu hem milletvekili… Unvan çok. Telefon açıyor bizim etçi kardeşimize, diyor sen böyle böyle yapmışsın, akıllı ol falan. Bizim etçi Nusret başlıyor küfür etmeye. Hoparlörü de açmış, tabii kızın yanında karizma sıfır. Silahını çıkarıyor, ateş ediyor. Ulan diyor, ben diyor, seni böyle yapmazsam şöyle yapmazsam” dedi. Peker’in iddiasına göre Sezgin Baran Korkmaz ve Mehmet Ağar’ın yanı sıra, İstanbul İl Emniyet Müdürü Mustafa Çalışkan’ın talimatıyla dönemin İl Emniyet Müdür Yardımcısı Cevdet Hürol, Beykoz’dan sorumlu Emniyet Müdür Yardımcısı Sururi Saydam ve Bölge Müdürü Sunay Balıklıkaya da olay yerine geldi.
Ağar bu iddiayla ilgili olarak “Oğlumla iftihar ederim, gurur duyarım. Bunların hepsi yalandır. Her türlü araştırmaya, soruşturmaya açığım. Ne benim ne oğlumun yasal ve ahlaki olmayan hiçbir şeyle ilgisi yoktur” dedi. Tolga Ağar ise Twitter’dan “Şahsıma yönelik iftiraları reddediyorum. Hangi karanlık hesaplar için bu şeref ve itibar suikastına giriştiğinin açığa çıkması için hukuk işlemleri başlatacağım” açıklamasını yaptı.
İddia 2: Peker, Yeldana Kaharman’ın ölümüyle ilgili “Bir tane kızcağız var Kırgız veya Kazak uyruklu. Bir gün evvel jandarmaya gidiyor, ‘Tolga Ağar bana taciz yaptı’. Tecavüz, kibarlaştırmaya gerek yok. Kıza tecavüz ediyor. Kız şikayet ediyor. Daha sonra helikopterle gelip bu kardeşi, babası aldırıyor. Kız ertesi günü ölü bulunuyor. Kimse ağzını açmıyor. E, derin devletin başı. Adam ne isterse o oluyor” dedi.
Jandarma Genel Komutanlığı, iddiayla ilgili “Yeldana Kaharman isimli kadının jandarmaya herhangi bir müracaatı kesinlikle söz konusu olmadığı gibi helikopterle aldırılması iddiası da tamamen gerçek dışıdır” açıklamasını yaptı.
Peker ayrıca Twitter’dan “Yeşil’in jandarma karakolundan altı sivili alıp yok ettiği gerçeği ve bunun gibi birçok olay ortadayken, öldürülmüş bir kızın bir gün önce verdiği şikayet dilekçesinin yırtılarak yok edilemeyeceğine inanmak safdillik olur” paylaşımında bulundu.
Tolga Ağar ise şunları söyledi: “Şahsıma yönelik iftiraları şiddetle reddediyorum. Şaibe yaratarak, ima yoluyla beni suçlamaya çalıştığı adı geçen gazeteciyi tanımam. Konu adli makamlarca soruşturulmuş ve hukuki süreç tamamlanmıştır. Konunun şahsımla uzaktan yakından ilgisi bulunmamaktadır.”
İddia 3: Sedat Peker, Kolombiya’da yakalanan ve Türkiye’ye geleceği açıklanan kokaine dair organizasyonun Mehmet Ağar’a ait olduğunu öne sürdü: “Kolombiya limanında 4 ton 900 kilo kokain yakalanmış. Açıklama yapıyorlar, ‘Bunlar Türkiye’ye gidecekti, İzmir limanına, bir kimya firmasına’. Türkiye’de teslim alacak yerle ilgili hiçbir operasyon yok. Hiç kimseye. Niye operasyon yok? Bu sehemin sahibi Mehmet Ağar. Eski bir milletvekili bir tane daha. Eski yardımcısı bunun. İki üç tane de mafyatik tip, kriminal bilinen narko ailesi.”
Süleyman Soylu, bu iddialara dair “Kolombiya’da geçen sene 1 Haziran’da kokain yakalanıyor. Bizim yaptığımız araştırmaya göre Ambarlı Limanı’na gelecekti. Narkotik başkanı bana geliyor, ‘Hemen irtibat kurun, mümkünse Kolombiya’ya gidin’ diyorum. Pandemi mandemi gidemediler. 25 Haziran’da toplantı yapıldı Kolombiya ve bizim narkotik ekipleriyle. Bize herhangi bir yazılı belge vermediler. Söyledikleri şu: ‘Bu operasyonu gerçekleştirenler Balkan grubu'” dedi.
İddia 4: Peker, Mehmet Ağar’ın yattığı cezaevinin boşaltıldığını, koruma polislerinin Ağar’la birlikte kaldığını, Ağar için cezaevine jakuzi ve helikopter pisti yaptırıldığını, iş insanlarını helikopteriyle devamlı yanına getirdiğini öne sürdü.
Mehmet Ağar bu iddiaya dair açıklama yapmadı.
1.video:
Sedat Peker’in 2 Mayıs’ta yayınladığı ilk videonun en önemli konuları, Mehmet Ağar’ın Azeri milyarder Mübariz Mansimov’u “FETÖ’cü” diye yaftalayarak tutuklattırdığı ve Bodrum Yalıkavak Marina’ya el koyduğu iddiasıydı.
İddia 1: Sedat Peker, “Mehmet Ağar ve Pelikancılar olarak bilinen grup, bazı güç odakları için şahsıma yapılan kanunsuzlukların taşeronluğunu yaptılar. Basın ayağını pelikancılar, düşünsenize Akit’ten Ulusal Gazete’ye kadar”dedi. Ağar, bu iddiaya dair “Kimin ne iddiası var buyursun delillerini götürsün. Her türlü araştırmaya soruşturmaya açığım” açıklamasını yaptı.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ise “İstanbul ve Bursa mahkemelerinde iki dosyan var. İstanbul’daki dosyanın başlangıcını bilmiyorum. Ancak dosyanın operasyona dönmesinde bizatihi katkım var. Bursa’daki dosyan ise bir kişinin şahsıma şikayeti ile baştan sona benim takibim” dedi.
İddia 2: Peker, Mehmet Ağar’ın Azeri milyarder Mübariz Mansimov’u “FETÖ’cü” diye yaftalayarak tutuklattırdığını, Bodrum Yalıkavak Marina’ya el koyduğunu söyledi: “Sen devlet memuruydun, emekli oldun. Nasıl alabiliyorsun milyarlarca dolarlık yeri. Doğru. Sen üstüne almadın. İkili anlaşmalarla senin yüzden garanti altına alındı, o Azeriler’in üzerine yapıldı değil mi? Normal bir adamı nasıl FETÖ’cü yapıp mallarına çöktün. Hâkimler dosyayı görüyor, ceza vermese olmaz, baskı var.”