Yalçın Dümer: O günler için pişmanım!

Yalçın Dümer, 1980'lerin ve 1990'ların en çok aranan oyuncularından biriydi. 50'den fazla dizi ve filmde rol aldı, televizyon programlarına sunuculuk yaptı.

Kariyerinin zirvesindeyken çalkantılı bir dönemden geçen ve şimdi Bodrum'da sakin bir hayat süren oyuncuyla dünü ve bugünü konuştuk.

Oyuncu olmak isteyen ve babası Ekrem Dümer'in izinden giden Yalçın Dümer, aslında babasının muhalefetiyle karşılaştı. Yalçın Dümer, babasının tepkisine rağmen İstanbul Şehir Tiyatrosu sınavını kazandı.

58 yaşındaki futbolcu, kariyerinin başlangıcını şöyle anlattı: "Aslında Galatasaray'da basketbolcu olmak benim hayalimdi ama daha sonraki yıllarda babamın oyunculuk kariyeri beni şekillendirdi." İstanbul Şehir Tiyatrosu. 17 yaşında babamı tanımadan İstanbul Şehir Tiyatrosu'nda sınava girmeye karar verdim.

Babam hiçbir zaman benim oyuncu olmamı istemedi. Sektör geçmişte çok acılar çekti. Ben sınava girdiğimde babam jürideydi. Beni karşısında görünce kağıtları fırlatıp jüriden ayrıldı. Motivasyonumu hiç kaybetmedim. 12 Eylül'dü ve jüride bir komutan vardı. 150 kişi sınava girdi, 10 kişi kazandı. Ben de üçüncü oldum.

Yalçın Dümer sınavı kazandıktan iki yıl sonra İstanbul Şehir Tiyatrosu'nda ilk başrolünü aldı. Oyuncu şunları söyledi: İlk oyunum Zihni Göktay'ın da rol aldığı Figaro'nun Düğünü idi. Cem Davran'la aramızda sadece üç kelime vardı, o da "Yaşasın yaşa" idi. İlk başrolümü bir çocuk oyununda oynadım. Pamuk Prenses ve Yedi Cüceler'de prensi oynadım. 

Tiyatrodaki ikinci başrolüm İki Efendinin Uşağı'ydı. Gösterimizin ilk gününde “Woman to Hang”in prömiyeri de gerçekleşti. Oyunu oynadıktan sonra Emek sinemasına gittim ve ilk defa kendimi beyazperdede gördüm. Heyecan vericiydi. Bu filmi gördükten sonra babam benimle gurur duymaya başladı.