Mürüvvet kendine bir veli buldu
Anne babası hala hayattaydı, eksik olmasındı. Ama onların okuma yazmaları yoktu. İmza atamazlardı. Zaten hayat kargaşasında öyle bir kaybolmuşlardı ki, Mürüvvet’in okuluna yetişemeyecek kadar meşguldüler. Mahalleli de muhtemelen onu artık çocuk olarak görmüyordu ya da herkesin kendi halinde işi gücü, derdi tasası vardı.Mürüvvet kimseden yardım isteyemeyeceğini hissettiğinde, işin başa düştüğünü fark edip düştü kayıt yollarına. İlk iş, Nahiye Müdürlüğü’nde aşı olmalıydı. Ama muhtemelen çocuk olduğu için yapamayacağı birçok şey vardı.
Koridorda gövdesi put olmuş dururken, gözleri fıldır fıldır etrafı tarıyordu. Radarına elinde birkaç kağıtla dolaşan yakışıklı bir adam takıldı. Hiç düşünmeden bir anda tüm vücuduyla bu adama doğru koştu ve nefes nefese kalmış, bir yalvarma tonundaki sesiyle adama ‘’Benim velim olur musunuz?’’ dedi. Muhtemelen o anda gözleri sesinden daha çok yalvarıyordu ki, adam bu küçük kızın isteğine karşı koymadı, Mürüvvet’in velisi olmayı kabul etti.HABERİN DEVAMI İÇİN GÖRSELE TIKLAYARAK DEVAM EDİN
Mürüvvet’in yeni velisi, Vahdi Ersin, Nahiye Müdürlüğü’nde katipti. Genç adam Mürüvvet’in çok cesur olduğunu düşünüyordu. Öyleydi de; Mürüvvet hayatı kendi avuçlarında tutmayı çok küçük yaşta öğrenmişti.Katip Mürüvvet’in ortaokul kaydını yapmıştı. Artık yeniden okullu olmuştu işte. Üstelik artık öyle yaramaz, ele avuca sığmaz Mürüvvet de gitmişti. İçinde bir yerlerde o yaramaz küçük kızı saklı tutarak güvenilir, akıllı bir genç kız olmuştu.HABERİN DEVAMI İÇİN GÖRSELE TIKLAYARAK DEVAM EDİN
Evet, güvenilirdi. Okul hayatı boyunca velisi olmuş katip, ona çok güveniyordu örneğin. Öyle ki, Fener’e tayini çıktığı zaman, Mürüvvet oralara kadar yorulmasın diye onun bütün tezkerelerini imzalayıp da gitti.
Seneler sonra Vahdi Ersin ve Mürüvvet, tiyatro sahnesinde rol arkadaşı olacaklardı.HABERİN DEVAMI İÇİN GÖRSELE TIKLAYARAK DEVAM EDİN
Gönlüne Amerikan Kız Sanat Okulu’na gitme fikri düşmüştü bir kere. Ama fakirlik iliklerinde dolaşıyordu adeta. Bu okulu da bilmezdi ya, mahalleden arkadaşı Seta gittiği için biliyordu.
Hayalleri büyüktü, ama çemberi dardı işte. Bundan sonra bildiği tek yer olan bu okul için savaşı başlatmıştı. Annesine yalvardı, ilk taksiti öde diye. Kadın şaşkın, perişan, düşünceli… Okulun bir aylık taksiti onların o ay geçinmesi için gerekli olan paraydı. Ama Mürüvvet ölesiye istiyordu ve sadece ilk aylığı öde, ben gerisini hallederim diyordu. Annesi de çekemedi kızının üstünden elini. Belli ki, o kendini kurtaracaktı.
Sanat okulu öğrencisi, Mürüvvet
Mürüvvet’in artık gözünde de gönlünde de tek bir dert vardı; Sanat okuluna gidebilmek. Ufuk çizgisinde gördüğü tek şey tiyatro sahnesi ve ondan sonrasında da gün batımı hep turuncuyduMürüvvet de artık Amerikan Kız Sanat Okulu öğrencisi olmuştu. Lisan ve sanat öğrenecekti. Okul Çemberlitaş Türbesi’nin karşısındaydı. Zenginlerin okuduğu okula, tramvaylara kaçak binse de, arınmış bir ruhla gidiyordu sanki. Aslında buraya, sonrasında da sahneye ait olduğunu hissettiği o hırslı kızın ruhuyla…