Gelin bizi canımızdan bezdirdi…



Ömer’e ne zaman anlatsak,
“Emine mi? Yok artık, siz abartıyorsunuz,” der geçerdi.
Her şeyi yaşlılığımıza, bunamamıza yordular.
Ama biz her sabah bir korkuyla uyanır olduk.


Ve o gün geldi.
O gün Ömer işten erken döndü.
Biz yine arka odadaydık, kapı üzerimizden kilitliydi.
Güllü içeride ağlıyordu, gözleri kıpkırmızı.
Ben kapının önünde, yavaşça duvara yaslanmıştım.
İçerden Emine’nin sesi geliyordu:
“Yine altına mı ettin sen? Ne diye oturuyorsun o mindere, utanmaz!”
Reklamlar