Habertürk yazarı Fatih Altaylı, “Yargı Reformu torba ile çöpe atılıyor” başlıklı bir yazı kaleme aldı. Altaylı yazısında, Meclis’e sunulan yeni torba yasayla, 15 Temmuz 2016’daki FETÖ’nün darbe girişiminin ardından ilan edilen OHAL’in bazı yetkilerinin uzatılmak istendiğini yazdı.
Altaylı, “Buradaki amaç 15 Temmuz sonrası gerekli olan temizliğin yapılması değildir. İktidar 2023 seçimlerine ‘OHAL’ altında gitmek istemekte, seçim sürecinde OHAL yetkilerini kullanmayı amaçlamaktadır” ifadelerini kullandı.
Altaylı’nın yazısı şöyle:
“Biliyorsunuz, iktidar Avrupa ile ilişkileri düzeltmek ve meşhur “Ey”lerden geri adım attığını göstermek için bir süre önce bir “Yargı Reformu Paketi” açıkladı.
Çok da şahane olmasa da ciddi gelişmeler içeren bir paketti. En azından Türkiye standartları için.
İyimserler de ‘Aaa, galiba iktidar bir miktar özgürlükçü olmaya karar verdi. Herhalde AK Parti kuruluş kodlarına dönerek 2023”e hazırlanmak istiyor’ diye düşündüler.
Şüpheciler ise ‘Hele bir uygulamayı görelim’ dediler.
Kötümserler ise ‘Çok da heveslenmeyin. Hiçbir şey değişmez. Bu iş Avrupa’nın gözünü boyamak için yapılıyor’ diye güvensizliklerini belirttiler.
Ve şimdi iktidar partisi yine, yeni bir “torba yasa” ile iyimserlerin de, şüphecilerin de haksız ve hatta kötümserlerin bile Türkiye’ye göre iyimser sayıldığını gösterecek bazı yasalar ve uzatmalar getiriyor.
Buna göre 5 Temmuz nedeniyle başlatılan OHAL ile getirilen:
Toplu suçlarda gözaltı sürelerinin 12 güne kadar uzatılması
Şirketlere yargı kararı olmaksızın kayyum atanması
Mahkeme kararı olmadan kamudan ihraçlara izin verilmesi gibi normalde süresi 31 Temmuz’da dolacak pek çok OHAL uygulaması 3 yıl daha uzatılıyor.
Bir yandan AB’nin gözünü boyamak için açıklanan Yargı Reformu Paketi ile hukuk standartları yükseltilmeye çalışılıyor, diğer taraftan 5 yıl önce uygulamaya konulmuş OHAL hükümleri üç yıl daha uzatılarak kalıcı hale getiriliyor. Olağanüstü hal, normal hale getiriliyor.
İdareye istediği memuru sebep göstermeksizin ihraç etmenin yolu açılıyor, her suç toplu hale getirilerek 12 gün gözaltı süresi sağlanıyor, mahkeme kararı olmaksızın şirketlerin üzerine çökülebiliyor.
Bakın sevgili okurlar, Türkiye Cumhuriyeti 100 yıla yakın geçmişinde çok badireler atlattı.
Daha yola çıkarken, 1925’te genç Cumhuriyet'e karşı İngiliz destekli bir kalkışma gerçekleştirildi, öyle dandik bir kalkışma olmayan Şeyh Sait İsyanı çıkarıldı.
Bu isyan üzerine devlet bir tür OHAL uygulaması olan “Takriri Sükun Kanunu”nu yani bildik Türkçe ile “Huzurun Sağlanması Yasası” çıkardı. Ama o kanun 4 yıl sonra 1929’te ilga edildi yani yürürlükten kaldırıldı.
Buna karşın 15 Temmuz’un üzerinden 5 yıl geçti, bu nedenle ilan edilen OHAL hala fiili olarak devam ediyor ve iktidar bu yetkileri 3 yıl daha uzatarak 8 yıl boyunca kullanmak istiyor.
Bu çok açık biçimde iyi niyetli olmayan bir yaklaşımdır.
Buradaki amaç 15 Temmuz sonrası gerekli olan temizliğin yapılması değildir.
İktidar 2023 seçimlerine “OHAL” altında gitmek istemekte, seçim sürecinde OHAL yetkilerini kullanmayı amaçlamaktadır.
OHAL altında gidilen Cumhurbaşkanlığı Hükümet sistemi, giderek bir OHAL sistemi haline dönüşmektedir.”