Home
16 Mart 2020 ( 29 izlenme )
Reklamlar

Deniz Zeyrek: Böyle bir zamanda biri çıkmış, yememiş içmemiş...

Sözcü yazarı Deniz Zeyrek bugünkü köşe yazısında dünya gündeminin koronavirüs olduğu bir zamanda ortaya atılan  #VergilerimAnıtkabireGitmesin etiketi hakkında eleştirel bir yazı kaleme aldı.

"Ülkenin ciddi sorunları var. Dünya korona salgınıyla baş etmeye çalışıyor." diyen Zeyrke, "Böyle bir zamanda biri çıkmış, yememiş içmemiş #VergilerimAnıtkabireGitmesin etiketini piyasaya sürmüş. Başka aklı evveller de peşine takılmış." diye yazdı.

Zeyrek, yazısında şunları kaydetti:

Aslında “yine meczubun biri bir taş atmış” deyip geçeceğim bir durum olabilirdi. Ancak iş kelli felli insanların bu etiketi desteklemesi, bazı kesimlerin de “düşünce özgürlüğü” kapsamında sahiplenmesi, bu konuda iki kelam etmeyi farz kıldı.

İlkesel olarak bakıldığında, yurttaşların vergilerinin nereye harcandığını bilmesi elbette temel bir haktır. İnsanın ödediği verginin istemediği bir yere kaynak olarak aktarılmasına karşı çıkması, hatta bunu aleni bir şekilde ifade etmesi de düşünceyi açıklama özgürlüğüdür.

Ancak, işin başka bir boyutu var: “Vergilerim saraya gitmesin” etiketi açılsaydı ne olurdu bir düşünün! Büyük ihtimalle bir linçin kapısı açılırdı. Hatta “Cumhurbaşkanı'na hakaret” başta olmak üzere bir dizi suçlamayla yazanların kapısını polis çalacaktı.

Oysa düşünce ve ifade özgürlüğü “iktidara olan mesafeye” değil “eşitlik” temeline göre ele alınmalıdır.

İlkesel boyutun dışında, konuyla ilgili şu kişisel görüşümü de dile getirmeyi sorumluluk olarak görüyorum:

Bu etiketi açan/destekleyen kişi veya kişilerin ya ruhsal sıkıntıları var ya da amacı provokasyon yapmaktır.

Hiçbir yurttaş, ki Türkiye Cumhuriyeti yurttaşlığı Atatürk devrimlerinin sonucunda elde edilmiş temel bir haktır, ülkesini kuran, dünyanın saygın uluslarından biri haline getiren kurucu liderine, önderine böylesi akıl ve vicdan dışı bir beyanı reva görmez.

Başta da dediğim gibi memleketin bu kadar ağır sorunları varken, israf bu denli yoğunken, milletin vergileri makam odalarına, kiralık makam araçlarına harcanırken, sadece Türkiye değil bütün bir dünya koronavirüse karşı mücadele verirken Anıtkabir'in masraflarına takan bu kişiyi veya kişileri tanımlayacak başka bir kategori insanın aklına gelmiyor.

Eğer ruhsal sıkıntıları varsa tedavi edilmeliler, provokatörseler de hukuki çerçevede gerekli işlemler yapılmalıdır.

Önemli bir nokta daha var: Son zamanlarda Atatürk'e yönelik meczupluk sınırlarına varan beyanların arttığını görüyoruz. Bunu önlemeye dönük bir kanun olduğu halde birilerinin bu cesareti kimden bulduğu da herkesin sorgulaması gereken önemli bir husustur.

Türkiye, gerginlik, değerlere saygısızlık, ötekileştirmeden çok çeken bir ülke iken, ülkenin temel birleştirici değeri olan Atatürk'e yönelik saldırılar bu ayrışmayı daha da derinleştirmektedir.

Bu kişilerin vergilerini nereye gittiğine ilişkin bir fikirleri var mıdır acaba? Bugüne kadar hangi savurganlığa, hangi israfa karşı çıkmışlardır? Elbette bu ülkenin ve Atatürk'ün bu kişilerin vergisine ihtiyacı yoktur. Milyonlarca yurttaş bir saniye düşünmeden Anıtkabir'in bütün giderlerini yüzlerce yıl karşılamak için sıraya girer. Bütün malını, mülkünü, rızkını Ata'sının hizmetine verir.

Önerilen Videolar

Reklamlar

Bunlar da İlginizi Çekebilir

Başrollerini Ali Sunal ve Doğa Rutkay'ın paylaştığı "Hava Muhalefeti"nin galası 14 Nisan'da sinemalarda Okuma cezası”na çarptırılan Uğur Dündar'dan ilk açıklama... Ekrem İmamoğlu’ndan Erdoğan’a kritik soru! Siyasetçinin yalan söylediğini nasıl anlarsınız