Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Adli Yıl Açılış Töreni’ni protesto eden baroları hedef aldı, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının seçim yöntemlerinde değişiklik yapılması gerektiğini söyledi.
Saray'daki açılışı protesto eden Ankara Barosu Başkanı Erinç Sağkan “Seçim sistemimiz gayet demokratik” yorumunu yaparken, TTB Başkanı Sinan Adıyaman ise “Meslek örgütlerini ele geçirmeye çalışmaları kabul edilemez” dedi.
İstanbul, Ankara ve İzmir başta olmak üzere onlarca baronun boykot ettiği ‘20192020 yılı Adli Yıl Açılış Töreni’nde konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan daha önce de birçok kez gündeme getirdiği kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarına ilişkin, “İlk çözmemiz gereken meselelerden biri, tüm meslek teşekküllerinin seçim yöntemlerinin, temsili demokrasiye uygun hale getirilmesidir” dedi.
Gazete Duvar'dan Serkan Alan'ın haberine göre Erdoğan’ın sözlerinin ardından gözler kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarına çevrildi. Meslek örgütlerinin seçim yöntemlerinde yeni bir düzenleme için Avukatlık Kanunu’nda değişiklik yapılması gerekiyor. İki yılda bir yapılan genel kurulda baroya kayıtlı 17 bin avukatın oylarıyla seçilen Ankara Barosu Başkanı Erinç Sağkan’a göre Erdoğan’ın “temsili demokrasi” sözüyle nasıl bir seçim sürecini işaret ettiği anlaşılmıyor. Sağkan, “Buradaki kastın ayrıntısı nedir bilmiyoruz ancak belki Sayın Cumhurbaşkanı tarafından bilinmeyen bir husus vardır, biz gayet demokratik bir seçimle bu görevleri alıyoruz” dedi.
Ankara Barosu seçimlerinden önce ön seçim yapıldığına dikkat çeken Sağkan, Erdoğan’ın seçim sisteminde değişiklik vurgusuna dair şunları söyledi:
“Birçok baroda farklı isimlerde gruplar vardır. Örneğin Ankara Barosu’nda yaklaşık 50 yıldır seçim kazanan Demokratik Sol Avukatlar grubu kendi içerisinde genel kuruldan önce bir ön seçim yapar. O ön seçimden çıkan adayı da gruba mensup olan grubun ilkelerini benimseyen avukatlar genel kuruldaki asıl seçimde desteklerler. Bizim seçim sistemimiz gayet demokratiktir ve temsili demokrasiyi de çok iyi yansıtmaktadır. Burada temsili demokrasiye uygun olmayan unsur nedir, bunun açıklanması gerekiyor ki üzerinde görüş belirtebilelim.”
DEĞİŞİKLİK İÇİN AVUKATLARDAN GELEN BİR TALEP VAR MI?
Ankara Barosu içerisinde seçime katılan diğer adayların yol gösterme ve uyarma görevi yapacağı bir meclisin kurulduğunu, bu meclisin önümüzdeki günlerde çalışmaya başlayacağını aktaran Erinç Sağkan şöyle devam etti:
“Sayın Cumhurbaşkanının sözlerinde kastedilenin nispi temsil sistemi olma ihtimali olabilir. Bunun gerekçesinin anlatılması gerekiyor. Neden sistemde bir değişiklik ihtiyacı var? Şu anda Ankara Barosu’na üye 17 bin avukata ya da Türkiye genelinde 125 bin avukata bu sorulmuş mu? Mevcut sistemden bir rahatsızlıkları var mı, yok mu? Bizler kamu kurumu niteliğinde meslek örgütleriyiz ve ben meslek örgütü olarak Ankara Barosu’na kayıtlı 17 bin avukatı temsil ediyorum. Bu temsilden birilerinin rahatsızlığı var ise eğer bu rahatsızlık 17 bin avukatta olması gerekir. Eğer rahatsızlık söz konusuysa 2 yılda bir düzenlenen seçimlerde meslektaşlarımız bu rahatsızlıklarını sandığa yansıtırlar. Çözüm yeri yasalarla, mevcut sistemler üzerinde oynamak değildir. Her zaman milli irade milli egemenlik söylemini vurgulayanların, burada da iradeye sahip olanların 17 bin avukat olduğunu kabul etmeleri gerekiyor.”
‘MESLEK ÖRGÜTLERİNİ ELE GEÇİRMEYE ÇALIŞMALARI KABUL EDİLEMEZ’
Afrin Operasyonu’na ilişkin “Savaş Bir Halk Sağlığı Sorunudur” açıklaması nedeniyle dönemin yöneticilerine ikişer kez 10 ay hapis cezası verilen Türk Tabipleri Birliği (TTB) de geçmişte Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından sert sözlerle eleştirilmişti. Erdoğan’ın sözlerinin ardından kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşu olan TTB’nin de seçim yönteminde herhangi bir değişikliğe gidilmesi için 6023 sayılı Türk Tabipleri Birliği Kanunu’nda değişiklik yapılması gerekiyor.
TTB Başkanı Sinan Adıyaman, Erdoğan’ın meslek örgütlerinin yönetimlerinin belirlendiği seçim sisteminde değişiklik yapılması gerektiğine ilişkin sözlerini şöyle değerlendirdi:
“Türkiye genelindeki 65 tabip odası kendi içinde seçimlerini yapar ve TTB yönetiminin oluştuğu büyük kongre için delegelerini belirlerler. O delegeler iki yılda bir yapılan büyük genel kurula gelir ve seçim yapılır. Tamamen demokratik sistemde seçilen delegeler genel kurulda istediklerine oy verebiliyorlar. Bizde çarşaf listede olmuyor ve iki grup katılsa da tek tek isim yazılarak en çok oyu alanlar TTB Merkez Konseyi’ne seçiliyor. Dolayısıyla demokratik yapılarından dolayı ele geçiremedikleri meslek örgütlerini bu şekilde ele geçirmeye çalışmaları kabul edilemez.”
‘MECLİS’TEN DAHA DEMOKRATİK BİR YOLLA SEÇİLİYORUZ’
65 tabip odasındaki seçimlerde delege sayısının hekim sayısına göre belirlendiğini ve delegelerin istediği takdirde yönetimi değiştirebileceğini ifade eden Adıyaman şöyle devam etti:
“Meclis’ten daha demokratik bir yolla seçiliyoruz. Aba altından sopa gösteriliyor ve bu bizim açımızdan kabul edilemez. Demokratik ülkelerde böyle şeyler konuşulamaz dahi. Erdoğan’ın bu sözlerinin karşısında tehdit edildiğimizi hissediyorum. Bu tehditler bizim demokrasiye olan inancımızı da pekiştiriyor. Böyle bir değişiklik de söz konusu olursa sonuna kadar hukuki yollarda mücadelemizi vereceğiz.”