Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Mehmet Ceyhan, koronavirüs salgınını 5 döneme ayırdığını şu anda dördüncü dönem, önlemlerin kaldırılıp normal hayata dönme çabaları döneminin yaşandığını söyledi.
Prof. Dr. Ceyhan, salgın başında yapılan hesaplarda sokağa çıkma yasakları, iş yeri kapatmaları, sıcağın da buna katkıda bulunacağı ve vakaların çok azalacağı düşüncesinin hakim olduğunu; ancak bütün dünyada böyle olmadığını, normalleşme çabalarının salgının kötüye gitmesine neden olduğunu kaydetti. Prof. Dr. Ceyhan, "Siz sosyal hayata geçtikçe insanların birbirine virüs bulaştırma riski artıyor. 11 Mayıs'tan bu tarafa binli rakamlar civarında gidiyoruz. Böyle gittiği zaman müdahaleler yapmanız lazım. Eğer yağmazsanız bu vakalar virüs mutasyona uğramadıkça artmaya devam edecektir. Bunu şu anda bütün batı Avrupa ülkeleri yaşıyor. Yüzlere indikten sonra tekrar 5 binlere 3 binlere çıktı rakam, bizde de böyle bir artış dönemindeyiz. Mutlaka devletin de bazı ek tedbirler alması gerekir. Aynı zamanda vatandaşların da bunlara uyması gerekir" diye konuştu.
"ÇARE MESAİLEİRİ KADEMELENDİRMEK"
Prof. Dr. Mehmet Ceyhan, virüsün yayılmasında toplu taşıma, cenaze, nişan, asker uğurlama törenleri, şehirlerarası seyahat ve belirtisi olmayan virüslü kişilerin etkisine dikkat çekerek, ek tedbirler alınması gerektiğini söyledi. Prof. Dr. Ceyhan, tedbirler konusunda şu önerilerde bulundu:
"Bulaşların nasıl olduğuna bakmak lazım. En önemli kaynaklardan birisi toplu taşıma araçları. Oradaki kalabalıklaşma, sosyal mesafenin bozulması orada ciddi bir virüs bulaşına neden oluyor. Bunun çaresi mesaileri kademelendirmek. İnsanların hepsinin aynı anda mesaiye gidip aynı anda eve dönmemesi gerek. İkinci problem cenaze evi, nişan evi ve asker uğurlama töreninde çıkan çoklu vakalar. Bunların kalabalıklaşmasını önlemek lazım. Bunun yolu da bu tip toplantılara sayı sınırı koymakla mümkün. Üçüncü problem ise seyahat serbest olunca insanlar büyük illerden Anadolu'ya giderek yaydı salgını. Bunu önlemek için şehirlerarası ulaşım kontrole alınmalı. Yasaklamak mümkün değil, her seyahat edene test de yapamayabilirsiniz. En azından kayda alınmalı, form doldurulmalı imzalatılmalı. Gidecekleri yerlerdeki adresleri belirlenip disiplin altına alınmalı."
"BELLİ MESLEK GRUPLARINA TARAMA TESTİ YAPILMALI"
Virüsün yayılmasında dördüncü problemin belirtisiz olup virüslü olan kişilerin hesaba katılmaması olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Ceyhan, "Bulaşların önemli kısmını bunlar oluşturuyor. Belirtisi olmadığı için tanı da almıyor. Kendileri de farkında değil. Gittikleri yerde yayıyorlar. 83 milyonu tarayıp bunları bulmak mümkün değil; ancak belli meslek grupları var ki bunlarda virüs varsa çok sayıda insanla temas ettikleri için daha çok risk taşıyorlar. Sağlık personeli ilk sırada, hizmet sektörü, gişe memurları, danışma memurları, şoförler, garsonlar, uçaklardaki kabin görevlileri gibi görevlerde çalışan insanlara aralıklı tarama testi yapmalıyız. Diğer bir problem ise bilinçli bir grup oluştu ama bir gruba ne yaparsanız yapın ulaşmıyor mesajlar. Sosyal medya üzerinden uyarılar olabilir. O kişilerin güvendiği inandığı insanlarla iletişime geçmek olabilir" ifadelerini kullandı.
"65 YAŞ ÜSTÜNÜ KORUYAMIYORUZ"
Prof. Dr. Ceyhan, son günlerde dikkat çeken bir şeyin ağır hasta sayının artması olduğunu ifade ederek, "Yüzde 6, dünya ortalamasının üzerinde. Dünyada yüzde 1 bu oran. Bunun da nedeni 65 yaş üstü kronik hastalıklı olan kişileri koruyamıyoruz, en çok evde bulaşıyorlar. Evde yaşayan genç ve çocukları virüsü alıp, bulaştırıyorlar. İkincisi ise dışarı çıktıklarında bulaşıyor. Mutlaka güvenli ortamlar oluşturulmalı. Bunları yapabilirsek vaka sayılarını azaltabiliriz. Ama yapmazsak vakalar 34 binlere çıkarsa maalesef yine hiç istemediğimiz halde yeniden sokağa çıkma yasakları, iş yerlerinin kapanması gibi durumlar ortaya çıkabilir. Belki bir de evden yapılabilecek işleri teşvik etmek lazım. Bütün kurumlar için böyle. Bunlar çok ekonomiyi durdurmadan, sosyal hayatı çok etkilemeden yapılabilecek önlemler" değerlendirmesinde bulundu.