Leyla 31 yaşındaydı


Leyla eşinden ayrıldıktan sonra ailesinin yanında dönemediği için kenar bir mahallede, küçük bir daireye yerleşmişti. Evden işe işten eve devam eden bir hayatı vardı. Komşuları ile diyaloğu yok denecek kadar azdı. Zaten hayalini kurduğu hayatta burada çok fazla kalmakta yoktu. İyi bir gelir sağladıktan sonra oğlunu da yanına alıp daha güzel bir hayat sürmek onun için tek hedefti. Leyla kendi hayalleri ile işine gidip gelirken etrafında olanlardan, komşuların kendisi hakkında söylediklerinden hiç haberdar değildi. Özellikle bazı günler bir cafede çalışmak için geceleri evegeç gelmesi mahallelinin dilinde farklı söylentilere sebep olmuştu. Yaşadığı mahallede bazı erkekler sokaktan geçerken leyla’ya laf atmaya, ona farklı gözle bakmaya başlamışlar hatta kendi aralarında Leyla ile alakalı efsaneler uydurmayı bile ihmal etmemişlerdi. Ama bu olayların hiç birinden Leyla’yın haberi bile yoktu. Arasıra sokakta karşılaştığı ve kendisine sarkıntılık yapan erkekleri doğal karşılıyor, yüz vermediğinde peşini bırakacaklarını düşünerek kafasına bile takmıyordu. Ama mahallenin özellikle 35 yaş üstü bazı erkekleri Leyla için ahlaksız kadın yaftasını çoktan yapıştırmışlardı bile. Onlara göre mini etek giyen, gece geç saatte eve gelen, atılan laflara takılmayıp tepki bile vermeyen bir kadın mutlaka gayri meşru işler içinde olan bir kadındı. Aslında Leyla mahallelinin düşündüklerinin aksine namusa önem veren, evlilik dışı hiç bir ilişkisi olmayan, kendisine verdiği önem kadar erkeklerle arasına mesafe koymaya da önem veren namuslu bir kadındı. Hatta bu söylentiler öyle bir hal aldı ki, bir gece mahallenin gençllerinin takıldığı kahvede Leyla üzerine bahis bile oynandı. Namuslu hiç bir insanın olamayacağı kadar aşağılık ifadelerle bir bahis açıldı...

Ahlak yoksunu iki erkek tüm kahveyi de şahit tutarak hangisinin daha önce Leyla’ya sahip olacağı üzerinden bahis yaptılar, kahvede bir çok insan olmasına rağmen bir kişi bile çıkıp bu yaptığınız yanlış bile demezken kahkahalar altında bu hadise gerçekleşti ve bir de kendilerine süre koydular, en geç bir hafta diye de sözleştiler. Leyla etrafında yaşanan bu olaylardan habersiz bir şekilde işine gidip geliyor, hayaline ulaşabilmek için gecesini gündüzüne katıyordu. Mahallenin ahlak yoksunu iki erkeği işi gücü bırakmış Leyla’ya sahip olmanın hesaplarını yaparken bir yandan da Leyla’nın dikkatini çekmeye çalışıyorlardı. Fakat leyla bunları hiç görmedi bile. Erkekler ne yaptılarda Leyla ile bir irtibak kuramadılar, hatta olayı o kadar ileri götürdüler ki bahsi artırdılar. Ama kendilerine koydukları gün hedefi de tükenmek üzereydi, kahvede ki diğer erkekler her ikisi ile de dalga geçmeye başlamışlardı bile. Kahvede oturan diğer erkeklerden bazıları bu iki erkeğe taktikler veriyor, nasıl tavlayacaklarını, ne yapmaları gerektiğini anlatıyorlardı. Öyle ki; konu mahallede ki tüm erkeklerin gündemi olmuştu. O günlerde özellikle akşam saatlerinde kahvenin tek konusu leyla idi. “Bahse ben girseydim şöyle yapardım, ben şimdiye işi bitirmiştim” gibi iğrenç sözler kahvede her daim söylenen sözlerden olmuştu artık. Bazen sınırı o kadar aşıyorlardı ki; ortalık fantazi dünyasına dönüyor, sanki hepsi yeşilçam filmlerinde yaşıyorlardı. Bahse konu olan günün tamamlanmasına bir gün kala iddiaya giren erkeklerden birisi sırıta sırıta kapıdan girdi o iğrenç cümleyi söyledi..
Reklamlar