İhtiyar adam tapu dairesinden çıkarken


Allah Yar! Allah Yar!’. Akşama doğru eve gitmek için yola çıktı. Bir yandan düşünceler içindeydi;Biz öldükten sonra bir sürü işlemle uğraşması gerek. Ne diye eziyet çeksin yavrum. Oğlunun kendisini nerdeyse zorla doktora götürüşü aklına geldi;– Kerata amma ısrar etmişti. Sağlığıma verdiği önem kadar, ziyarete gelmeye de önem verse ya! Bir an dalgınlaştı;– Gerçi, gelin bizle geçinmeye çalışmıyor ama… Derin bir nefes aldı:– Boş ver canım, ne de olsa torunlarımın annesi. Eşine, çocuklarına iyi baksın da… Biraz da kendini teselli etmek için söylendi; …biz bu gün varız, yarın yoğuz.

Evine yaklaşınca yine durgunlaştı:– Bakalım hanım ne diyecek? Gelin gelipgitmiyor diye biraz kırgın ama…Düşünceler içinde zili çalarken, güler yüzlü olmaya çalıştı;– Yook, iyi oldu canım. Biz ölünce oğlan rahat edecek, kötü mü?Hanımı kapıyı açtı. Gülümsemesini bozmamaya çalışarak hanımına; Hanım bu gün nasılsın bakalım?

Hanımı elindeki çiçek suladığı kabı gösterdi;– Ne yapayım, bir iki çiçekle uğraşıyorum yeşillik olsun diye.Eve girerken devam etti;– İnsan şehirde özlüyor çiçeği, yeşilliği.– Eee. . köy gibi olmaz buralar tabii.

Kadının durgun yüzünde acı bir tebessüm dolaştı;– Köy gibi olmaz dimi? Şimdi köyde olsak ne güzel olurdu.

İhtiyar adam bir an yüzüne baktı hanımının;– Sen köyü pek sevmezdin! Geçen sene bir ay kalalım demiştim de ‘Ben torunları özlerim.’ diye tutturmuştun. Kadın, yüzünü çiçeklere doğru döndü;– Ne bileyim ben, düşündükçe bunalır oldum buralarda. İnsan çocukluğunun geçtiği yerleri özlüyor. Ağaçların altında, bahçelerde yürümeyi özlüyor.– Allah Allah ! Tamam, hanım gideriz. Sen iste yeter ki. Hele havalar ısınsın biraz gideriz
Reklamlar